Bronx Zoo, Poster



New York, Bronx Zoo, Poster.

New York'daki Bronx hayvanat bahçesi için hazırlanmış afişler. Kurduğu eğlenceli iletişim diliyle sade, sevimli ve yaratıcı.

Figürlerinin Romantik Bir Bileşimi, Zafer



Günün anlamı ve önemiyle ilgili anımsatıcı bilgilere gereksinenler,
wikipedia'daki Zafer Bayramı ve meb.gov.tr'deki 30 Ağustos Zafer Bayramı başlıklı yazıyı okuyabilirler.

Kim olduğumuzu anımsayabilmemiz için dönüp geçmişi okumak, gelecek projeksiyonumuza bakarak kendimizi konumlandırdığımız yeri görmemiz gerekir!
Hatırlayabiliyor muyuz kim olduğumuzu?

Wikipedia üzerinden okumalara devam ederken, Türkiye Bayrağından İlham Alan Ulusal Bayraklar ve Bayrağında Ay Yıldız Olan Ülkeler ile Ay Yıldız başlığına da uğramayı ihmâl etmeyin.

30 Ağustos, Zafer Bayramımız kutlu olsun.

Ayrıksı Tasarım Günlüğü'ndeki Ülkeler, Armaları ve Türkiye yazısı sonrası, iyi ki zamanında yapılmış böylesine sade ve güçlü duygular uyandıran, anlamlı tasarıma sahip bir bayrağımız var, diye düşünmeden edemedim.

Türk Tarih Kurumu web sitesinden Bayrak Kanunu hakkında bilgi alırken, bayrağın kullanım şekli ve tasarımıyla ilgili ölçü standartları hakkında da bilgiye erişebilirsiniz.
"Bayrağınız ay ve yıldız figürlerinin romantik bir bileşimi. Aslında bütün ulusal bayraklar yeniden tasarlanabilmeli. Ancak Türk bayrağının buna hiç ihtiyacı yok."
Üstte gördüğünüz alıntı, Türk bayrağının çok iyi bir tasarım olduğunu belirten Oliviera Toscani'ye ait. Fakat, Ülke Bayrakları arasında biraz vakit geçirdiğinizde; bunun ayırdına varmanız için illâ da eğitimli bir göze sahip olmanız gerekmiyor.

Oliviera Toscani, 30 yılı aşkın süredir iletişim sektöründe, birçok uluslararası marka için olağanüstü fikirleriyle sansasyon yaratan işler çıkarmış, reklam ve iletişim dünyasını sarsan bir fotoğraf sanatçısı. (İlgili haberler: 'Mavi Jeans, Oliviero Toscani ile anlaştı', '24 saat çalışmak aptalların işi')

WordPress Engellenirken, Mim Dalgalarıyla Serinleyip PageRankımızı Mı Düşünelim?

WordPress. com'a Türkiye'den Erişim Yasaklandı
Bilişim Hukuku konusunda yeterliliğe sahip yasa yapıcı ve uygulayıcılara ihtiyacımız var! WordPress bünyesinde takip ettiğim bloglara erişmekte sıkıntı yaşıyorum. Mağdur edildim!

WordPress bünyesindeki sitelere erişilmeye kalkıldığında, alttaki ibareyle karşılaşılıyor.
Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.
T.C. Fatih 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2007/195 Nolu Kararı gereği bu siteye erişim engellenmiştir.
Access to this site has been suspended in accordance with decision no: 2007/195 of T.C. Fatih 2.Civil Court of First Instance.
Yakın zamanda, kendi blogumun da benzer bir sebeple karartılmasını istemiyorum.

WordPress.com’a Türkiye’den erişim yasaklandı. Gerekçesi; İnternet Haftası'nda, EksiSözlük'e mahkeme kararıyla, erişim yasağı getirilmesiyle aynı; bir kişinin hoşuna gitmeyen yayınları engellemek için yasal hakkını kullanmış olması.
...Adı geçen servisin sağladığı ücretsiz ve denetimsiz olanaklar kötü niyetli kişileri bu servise yönlendirmiş ve wordpress.com kısa sürede bölücü-yıkıcı ideolojilerin, kişisel husumetlerin, kanunsuz hedeflerin sesi ve yayın merkezi haline dönüşmüştür...

...tarafımızca söz konusu hukuka aykırı yayınların durdurulması için YAKLAŞIK 17 KEZ adı geçen site yönetimine başvurulmuş, ancak site yönetimi bu yayınlar hakkında hiç bir tedbir almamıştır...
İlgili kişinin avukatının basın açıklamasının tümünü ve WordPress.com'a Erişim Yasağı başlığı ile altındaki yorumları da (özellikle 36. yorum'a katılmamak elde değil) BlogKazanı'ndan okuyabilirsiniz.

Yaklaşık
(?!) 17 kez site yönetimine başvurup, yanıt/çözüm alamamak(?); yasal hakkını kullanmayı istemeyi anlarım fakat, bunu yaparken WordPress.com'u, bloglarda insanlara düşüncelerini özgürce paylaşmaya imkân sunuyor diye tümden karalamaya kalkmayı, anlayamam.

Haber alma özgürlüğü, kişilik hakları böyle korunmuş mu oluyor? Peki günlerdir bloglarını kullanamayan
WordPress.com üzerindeki blog sahipleri ve takipçilerinin suçu ne? Yasaklananlar arasında Flickr blogu da var. Yapılan, bir kişinin hakkını korurken diğerlerininkini ihlâl etmek değil midir, tam da budur!

Google'a Türkiye'den erişimi de yasaklayalım mı? Ya da başlamışken daha ileri gidip, internet erişimini tümden yasaklayalım isterseniz! Belki böylece insanların sahip oldukları özgürlüğün değerini anlayıp, interneti iyi-doğru amaçlar için kullanma bilincini kazanmalarını bekleriz. Çok bekleriz, üstelik böyle bir zihniyetle!

Mahkeme kararı değil eleştirdiğim; internet, blog kültüründen habersiz yasa yapıcıların sayesinde kanunlarımızın, bir kişiyi korumaya çalışırken diğerlerini mağdur eden uygulamalara mahâl vermesi.

Arda Kutsal, Webrazzi'deki İstanbul Trafiğini Arabalara Kapatalım, yazısıyla; dünya gündeminden erişimin engellenmesi haberlerinden, Wordpress‘in kurucu yazılımcısı Matthew Mullenweg‘in blogundan yansımaları (http://photomatt.net/2007/08/17/blocked-in-turkey; Why We'reBlocked in Turkey) işaret ederek; sadece bir kaza oldu diye tüm trafiği kapatalım öyleyse demekle aynı mantığa hizmet eden, bu akıl almaz uygulamayı eleştiriyor. Okuyun, öneriyorum.

Türk Internet com, Matthew Mullenweg ile bir söyleşi gerçekleştirmiş.
...turk.internet.com : Bu toptan bloklamaya karşı yapmayı düşündüğünüz bir işlem var mı?

Matthew Mullenweg : Ne yapacağımızı değil, ne yapmayacağımızı söyleyebilirim. Bizim servisimizi kullanan Türk bloggerların konuşma özgürlüğünü hiçbir zaman sınırlamayacağız....
‘Servisimizi kullanan Türk Blogger’ların Özgürlüğünü Kısıtlamayacağız’ başlığından, söyleşinin devamını okuyabilirsiniz.

WordPress.com yasaklanması, gerekçesi sebebiyle; emsâl teşkil edip kişilik haklarını korumak adına atılmış iyi bir adım değil; geçmişini unutturmaya çalışan bir kişinin, Türk vatandaşı(!) olma hakkının arkasına sığınıp, gövde gösterisi yapmasıdır, diye düşünüyorum.

5651 sayını Yeni İnternet Kanun, uygulamada özgürlüklere sınır getirecek; yoruma açık maddeleri var, diye buradan söylerken; hukukî sistemin işleyişinden endişem ve
eleştirilerim de tam da bu yöndeydi. Bilişim Hukuku konusunda yeterliliğe sahip yasa yapıcı ve uygulayıcılara ihtiyacımız var!

Bilgisayarınızdaki DNS ayarlarını değiştirerek ya da proxy kullanarak (GoogleTranslate, HideMyAss, FlyProxy, Gizlen.net, AnonyMouse, Anonymizer gibi...) sansürlenen WordPress sitelerine erişebilirsiniz. Fakat, blog yazarı ve okuyucuları olarak, bu sansüre karşı duyarlı davranmak ve bir tavır almak gerekiyor.

BlogKazanı'ndaki WordPress Sansürüne Tepkisiz Kalmayın başlığı altından aktarılan detaylar doğrultusunda, siz de Telekomünikasyon Kurumuna konuyla ilgili başvuruyu yaparak, tepkinizi gösterin.

Vikipedi ve PageRank Fırsatçılığı
Bunlar olurken; yaratıcı, işlek zekâ ürünü projeler beklediğimiz, genç beyinlerimizden biri de, kendisini internetten para kazanma heveslisi yurdum gençlerinden farksız konuma sokmayan bir projeyi, bir TopList sitesini yayına başlatmış. Fakat ne şekilde, etik değerleri göz ardı ederek!

Sahip olduğu "vikipedi.com" alan adını, zamanında bir süre destekliyorum diye gözükerek Özgür Ansiklopedi Vikipedi-tr.wikipedia.org'a yönlendirip; kazandığı PagePank'ın nimetlerinden, "vikipedi.com"u TopList sitesi olarak kullanıp ücret karşılığı link vererek kâr elde etmeyi düşünmek yerine, daha anlamlı şeyler için kullansaydı takdir edilir, bu kadar tepki çekmezdi.

Herkesin katkıda bulunabildiği özgür ansiklopedi; Vikipedi-tr.wikipedia.org'un gelişmesi, internet üzerinde Türkçe içerikli bir ansiklopedi oluşması için, desteklerken ve kişisel çabalarla onu var etmeye çalışan onca destekçileri varken, bu şekilde isminin fırsatçılık için kullanılmasını çok rahatsız edici buluyorum.

Üstelik bu, yoğun talepler karşısında yapmak durumunda kalındığı söylenerek, iyi bir şey yapılıyormuş gibi lanse edilerek yapılıyor ki bu, olayın daha da hayal kırıcı tarafı.
...Arz ve talep meselesi olarak bakıyoruz bu konuya. Talep ettiler ki bizde arz ettik... (link)
Maalesef durumun bilincine varamamış, kendisini destekleyen ya da fırsatçılıktan fayda sağlayacağını uman taraflar olması yanında; sevindirici ki ufak bir mantık yürütmeyle durumun aslını fark eden ve dile getiren taraflar da var. Sahte PageRank'ten Korunma Yöntemleri, başlıklı yazıyı ve yorumlarını dikkatle okumanızı öneriyorum. Nasıl desteklediğini anlayamadığım Cisday.org altındaki Vikipedi.com başlıklı yazıya gelen yorumları da okumanıza ekleyebilirsiniz.

PagePank yükseltme hevesiyle, sahip olduğunuz itibardan da olabilirsiniz!

Sahte gündem yaratıp, ilgi çekmeye çalışmakla; sağa sola sözde samimi gözüken baştan savma spam yorumlar bırakıp, link değişimi isteyerek ya da forumlarda dağıtılan PagePank yükseltmek için programlarla (arada virüs de alarak) gereksiz haksız çabalara girmektense; düzgün programlanmış bir site, oluşturduğunuz kaliteli içerikle her zaman takdir görür, değer bulursunuz.

Süreklilik, önemlidir! Anlık mucizeler beklemeyin, yanılırsınız!


Blog Sahilime Vuran Mim Dalgaları
Kadın/Erkek Olmamak İçin Sebeplerim [mim]: Bu mim dalgasında kadınsanız erkek olmamak, erkekseniz kadın olmamak için sebeplerimiz sorulmuş?!

Can Elçin tarafından başlatılan "Kadın/Erkek Olmamak İçin Sebeplerim" mim dalgası; Bilgisiz.org'dan Yengeç Bey tarafından bloguma gönderilmiş, ilgisi için buradan kendisine çok teşekkür ediyorum.

Tıpkı Escher'in, arkasındaki zekâyı takdir ettirip hayran bırakan; duyuları ve algı sınırlarını zorlayan resimleri gibi; kadınların komplike yapıları, doğaları gereği her ayrıntıya dikkat etmeleri yüzünden erkekler, onları anlamakta ya da zihinsel süreçlerine, ruhsal durum değişimlerine uymakta zorlanabiliyorlar. Fakat anlamaya çalışmak yerine, yaşamı zenginleştiren varlıklarının tadını çıkarmaya çalışmak daha zevkli olsa gerek. Belki erkek olmak noktasında tek sıkıntı bunu görür, fakat bunu da zorlayıcı bir deneyim olarak değerlendirip, keyif almaya bakardım, diye düşünüyorum. Yoksa yaşam, tek. Ve cinsiyet değil, insan olabilmek önemli.







Mim dalgasının konu başlığına bakıp da, şimdi burada size bir liste sunacağımı beklemiyordunuz umarım.

Dünya Ortamında İcat Edilmiş Ürünler [mim]: Bu mim dalgası da
Oky Bey'den gelmişti, eğlenceli yorumlarını okumanızı öneriyorum. Baş Belâsı Teknoloji Ürünleri, başlığında bu konuya daha önce cevap yazmıştım.

Tıkla Keşfet!, Blogger Edit

...Tıkla keşfet! Her defasında senin için, blogdan seçilmiş farklı bir Lyn yazısı görüntülensin. Tıkla Keşfet! Tıkla..


'draft.blogger' ile Blogger'da Gezintim, başlıklı yazımda; Blogger'ın 'video ekleme' özelliğini test ettiğinden bahsetmiştim. Görüyorum ki artık bu özellik herkes için aktiflenmiş. Blogger, kendini bebek adımlarıyla geliştirmeye devam etse de, bazılarımız Blogger'ın default özellikleri yanında bloglarımızı, daha 'özgür' düzenlemek istiyebiliyoruz.

Blog görünümlerimiz; bir anlamda bloglarımızın karakterlerini yansıtıyorlar. Tasarım, blog görünümleri; blog içeriğine gösterdiğimiz özen kadar önemli.

Bloguma eklediğim yeni zamazingoları ya da zaman zaman yaptığım değişiklikleri buradan da yazarak belirtiyorum. Umuyorum, istifade ediliyordur.

Blogumdaki bu değişikliklerden sonuncusu; (Blogger bunu kendi bünyesine eklemleyene kadar) bundan sonra yan menüde göreceğiniz; 'Rastgele Yazı Göstergeci', 'Keşfet!' bölümü.

'Keşfet!' yazısına her tıkladığınızda, şansınıza blog içersinden (random) rastgele bir konu görüntülenecek. 'Arşiv' bölümünden tüm konulara erişmek mümkündü ama, böylesi daha hızlı ve eğlenceli. Tıkla Keşfet!

Benzer rastgele yazı eklentisini bloglarında uygulamak isteyecekler, 'Blogger Feeling Lucky Widget (Random Post)' başlığından, bunu kolayca yapabilirler.

Dikkat ettiyseniz, bu gönderi/post'un görünümü diğerlerinden biraz daha farklı; yazının sağında yeni bir 'spot yazı alanı' var. Bu ve benzeri uygulamalar için, www.mandarindesign.com'dan yararlanabilirsiniz.

beautifulbeta.blogspot.com ve purplemoggy.blogspot.com ise, Blogger düzenleme, değişikliklerinde yararlanabileceğiniz diğer pratik kaynaklar.

Typo-mania

Kremalı bisküvileri, kremalı kısmı bir tarafında kalacak şekilde ikiye bölüp, önce kremalı tarafını, sonra da kremasız tarafını yemeyi sevenlerdenim. Az da olsa bunu yapmak bir marifet gerektiriyor. Fakat rögar kapakları bile çok şık, yaratıcı tasarımlarla bürünebiliyor ve bu bir sokak sanatına dönüşebiliyorken; niçin firmalar, kremalı bisküvi yüzeylerinde daha farklı desen uygulamalarına gitme cesareti gösteremezler, merak etmiyor değilim.



Bloguma verdiğim minik ara sonrası, gece geç de olsa bir 'merhaba yazısı' yazmak istedim. Bu saatlerde gerekirse, minik atıştırmalık olarak kullandığım kremalı bisküvilerden yediğim için, yazıya böyle bir giriş oldu. Ama bu, desen ve tipografiye dokunan bir merhaba yazı olacağından, çok da sakıncası olmayacaktır, diye düşünüyorum.

Rögar kapağı tasarımları ilginizi çektiyse; 'Flickr/manhole' başlığındaki fotoğraflar arasında, gününüzü aydınlatacak tasarımlara denk gelebilirsiniz.
'
Google/manhole cover' başlığında bulabileceğiniz imajlar yanında, Kolaj'daki 'Renkli Rögar Kapakları' yazısı da size değişik fikirler verebilir.

Tipografiye dokunan bir "merhaba" yazısı olsun istediğim için; GeoGreeting marifetiyle, alttaki imajı oluşturdum.



GeoGreeting.com; aslında,
e-kart hazırlayabileceğiniz bir uygulama. Siz, hazırlayacağınız e-kartı yazarken; yazınızı, GoogleMaps ile önceden belirlenmiş tipografik görüntülere dönüştürüyor.

GeoGreeting güzel bir fikir, değişik, pratik, eğlenceli bir proje. Harflere karşılık gelen görüntü içeriği çok zengin olmasa da, belki gelişmesi için desteklemek ya da en azından denemek istersiniz.

Alfabe üzerine yine benzer, 'Lepidopteran letterforms' da denen tipografik bir başka uygulama ise, Kjell Sandved'in The Butterfly Alphabet bünyesinde mevcut; hazırlayacağınız e-karttaki yazılar, kelebek kanatlarındaki ya da doğadaki diğer desenlerden seçilmiş imajlara dönüştürülüyor. Alttaki 'merhaba' yazılı imaj da sadece buna bir örnek.



Norveçli fotoğrafçı Kjell Sandved,
makinesiyle 40 yıl dünyayı dolaşarak, rengarenk kelebeklerden oluşturduğu koleksiyonunda; kelebek kanatlarındaki şekillerin, harfleri andırdığını fark edince, alfabeyi ve 1’den 9’a rakamları fotoğraflıyor.

Alfabeyi oluşturan desenlerin alındığı fotoğraflardan oluşan hayli zaman geçirdiğim, zengin galerisi; benzer şekilde hazırlanmış edinebileceğiniz posterleri ve kitapları, The Butterfly Alphabet'nin görülesi bölümlerinden sadece bir kısmı.

Son zamanlarda nedense, grafik tasarımda Alman ekolü etkisindeki işler ilgimi daha çok çekmeye başladığı için, web'de ağırlıkta bu tarz işler bulabileceğim yerlerde geziniyorum. Belirtmeliyim, bunun ilham verici etkisini yadsıyamam.

Onlardan biri de grafik tasarımcı Sebastian Lange. Tipografiye dokunmaya devam ettiğimiz için, (videosunu buraya alamadım ama,
alta görselini verdiğim) tipografik animasyonu Flickermood'u izlemenizi öneriyorum.



MNWG ve www.basisbild.de altından da diğer Sebastian Lange çalışmalarını görmeniz mümkün, es geçmeyin.

Rögar kapağı ya da kelebek kanadında olması fark etmiyor; gördüğümüzden bir desen etkisi yakalayıp, yaratıcı bir başka ürün var etmek, sadece hayal gücümüze bakıyor.

Neşeli Dalgalar, Pixar, The Lion Sleeps Tonight, Tatil

..

Karakter yaratımı ve işleyişi, sanat yönetimiyle harika bir canlandırma sineması örneği; Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar.

Surf's Up; özellikle kurgusu ve diğer benzer örneklerinden çok daha başarılı su animasyonlarıyla, etkileyiciydi.

Farklı bakış açılarıyla izlendiğinde, farklı detaylar yakalayabileceğiniz bir film. Filmi izlerken, kendinizi o sahilde, bir sonraki dalgayı yakalamak isterken bile bulabilirsiniz.

..

Hoşlandığım detaylardan biri; belgesel tadında kurguyu takip edebilmekti; arada röportajlarını da izlediğimiz karakterler, bizim hiç görmediğimiz belgesel çekim ekibiyle sürekli diyalog halindeler ve Cody’nin maceralarını filme alan belgesel ekibinin varlığını, film boyunca hissedebiliyoruz.

Bir diğer detay ise; televizyon kamerasının objektifinden filmi izliyor olduğumuz için, ortamdaki ışık değişimlerinin etkisinin, görüntüdeki detaylara yansıdığını görebilmemizdi; az ışık alan ortamlarda, gece çekimlerinde, tıpkı gerçekteki gibi görüntü kalitesi ortama göre değişiyor.

La Marche de l'empereur (2005), İmparatorun Yolculuğunda; penguenlerle Antarktika'nın soğuğunda, yaşam mucizesine tanık olurken duyumsayabildiğimiz "yakınlık hissi"ni; Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar'da eğlenirken, tehlikeli maceralara tanık olurken de yakalayabiliyoruz.

..

Çocuklara yönelik, eğlenceli bir film olarak algılanmasından dolayı; maalesef çocukların çoğunlukta rağbet gösterdiği ve salonda sessiz ve rahat izlemenize izin veremeyebilecekeleri için, geç saatte bir seansa gidebilir ya da evde izleyebilirsiniz ama, filmin hazırlık süreciyle ilgili dökümanları okuyup, ayrıntılara dikkat ederek izlenirse; sevimli, sempatik ve komik algılanmaya müsait penguenlerin, eğlenceli bir filminden fazlası olduğu, hazırlık sürecindeki emek ve teknik takdir edilerek görülebilir.
Sony Pictures Animation yapımı olan Surf’s Up için, Sony Pictures Digital Başkanı, Sony Pictures Entertainment Başkan Vekili Yair Landau, şöyle söylüyor: “Son beş yıl içinde, Imageworks’ün 15 yıllık görsel efekt sanatından güç alan hikaye odaklı bir animasyon stüdyosu kurduk. Bunu ‘Surf’s Up / Neşeli Dalgalar’da bütünüyle görebilirsiniz. Film kim olduğumuzun ve animasyonun ne gibi bir noktaya ulaştığının güzel bir göstergesi”.

‘Surf’s Up / Neşeli Dalgalar’ izleyiciye harika karakterlerin hayatlarını paylaşma imkanı sunan enfes bir yapım” diyen Sandra Rabins ise (Sony Pictures Animation’ın Yönetici Başkan Yardımcısı), sözlerini şöyle sürdürüyor: “En ufak kum tanesinden batan güneşin oluşturduğu nefes kesen manzaraya kadar, bu karakterlerin dünyasındaki her ayrıntıyı görmek ve onların tadına varmak mümkün. Islanmadan kumsalda olmak gibi bir şey!”

...Dublaj ekibinden herkesin ortak görüşü, hiç kuşkusuz, karakter yaratmada seslendirmenin sadece ilk adım olduğudur. Oyuncu kayıt odasından ayrıldığı anda, meşale Surf’s Up’ın yapıldığı dijital yapım stüdyosu Sony Pictures Imageworks’ün yaratıcı animatörler ekibine geçer.

Kıdemli animasyon amiri David Schaub, filmin konseptinin belgesel ya da reality şov tadında olmasının karakterlerin performanslarında belirleyici rol oynadığını söylüyor.

‘Surf’s Up / Neşeli Dalgalar’daki illüzyon kameranın orada anı yakalamak için mevcut olması” diyor Schaub ve ekliyor: “Animasyonda, nadiren, karakterlerin tüm sahnede yer aldığı, bu kadar uzun, zamana yayılan performanslarla karşılaşırız. Bu bir animatörün rüyasının gerçek olması gibi!”.

Schaub sözlerini şöyle sürdürüyor: “‘Surf’s Up / Neşeli Dalgalar’ın animasyon stili gerçeğin karikatürize edilmiş hâli. Gerçek dünyanın dinamiklerini, fiziğin ve yer çekiminin temel kanunlarına sadık kalarak karikatür düzeyine taşıdık”.

Sanat yönetmeni-karakter tasarımcısı Sylvain Deboissy de aynı fikirden ilham aldı. Bu konuda, “Düşünürseniz, aslında penguenler insanların birer karikatürü; aynı siluete sahibiz” diyor ve ekliyor: “İzleyiciler onlarla özdeşleşiyor. Karakterlerin genel görünümünü tasarlarken, amacımız gerçekçi bir görüntü ile karakterlerin özelliklerinin insanlaştırılması arasında denge kurmaktı. Penguenlerimize kalabalıkta ayırt edilmelerini sağlayacak bireysel özellikler kattık... (link)
Animasyonlarda, başarıdaki büyük faktörlerden biri de seslendirmedir ki, mümkünse,
Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar'ı orjinal seslendirmeyle izlemenizi öneririm; Shia LaBeouf-Cody Maverick, Koca Z-Jeff Bridges, Lani-Zooey Deschanel,Cody’nin rakibi Tank-Diedrich Bader, Tavuk Joe-Jon Heder, Reggie-James Woods, Mikey-Mario Cantone seslendirdiler.
Oyuncak Hikayesi 2'nin yönetmen ve senaristi olarak tanıdığımız Ash Brannon ve Tarzan'ın yönetmenliğini yapan Chris Buck'ın yönetmen koltuğunda olduğu Surf's Up'ta, görüntü yönetmeni ise Andreas Martinez. Andreas Martinez; görsel efektleriyle Superman Returns, Catwoman, The Matrix Reloaded'da da yer almıştı.

Surf's Up, sizleri hem sevimli penguenlerin dünyasına hem de heyecanlı bir yarışmaya davet ediyor!
Film kadar eğlenceli
Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar web sitesi'nden; filmle ilgili detaylar yanında; kendi sörf tahtanızı tasarlayabilir, sahili ve dalga durumunu sörf için uygun mu diye canlı kameralardan takip edebilirsiniz.

Canlandırma sineması, Pixar
Canlandırma sinemasında son zamanlardaki heyecan verici gelişmeleri, zevkle takip ediyorum. Pixar stüdyoları da; her tasarımcının, yaratmanın sonsuzluğunu deneyimleyebileceği imkânlarıyla, bulunmak isteyeceği gözde mekânlardan ve bu gelişmenin en önemli kaynaklarından.

Geçen yıl Walt Disney'in,
Pixar'ı almasıyla; aynı zamanda Apple'ın da genel müdürü olan, Pixar Animasyon Stüdyolarının yöneticisi ve başlıca hissedarı Steve Jobs, Disney Yönetim Kurulu'na katılmıştı.

Pixar animasyon studyosundan çıkan filmler; izleyicilerin beklentilerini yükseltmeye ve artık daha ne leziz animasyonlarla yaşamlarımızın bir parçası olacaklarını merak etmeye yetiyor.
Üç boyutlu, neredeyse aşırı dozda şirin, genelde parlak görünen canlandırma dünyasından tanıyabilirsiniz Pixar'ı.

Uzun metraj işine Disney ile yaptıkları anlaşmayla giren bu animasyon evi, gerek göz alıcı görüntüleri, gerekse Disney'nin geleneğindeki sevimlilik ve aile odaklı temaları taze bir 'yaramaz çocuk dokunuşu' ile donatmadaki becerisiyle, sinema severlerin iyi bildiği bir etiket haline geldi.

'Toy Story', bilgisayarda yaratılmış üç boyutlu animasyonun cazip bir sinema filmi üretme aracı olabileceği yönündeki en ikna edici örneklerden biriydi. Ancak daha bu filmde bile Pixar'ın tek odağının teknoloji olmadığı, etkileyici öyküler anlatmalya ve çarpıcı 'an'lar oluşturmaya çalıştıkları açıktı.

Karınca Flik'in öyküsü 'A Bug's Life', DreamWorks yapımı 'karınca öyküsü' 'AntZ' ile aynı yıl gösterime girerek yıllarca sürecek o tuhaf rekabeti başlattı.

Çocuk odalarındaki dolapların içinden bizim dünyamıza sızan 'paralel dünya canavarları'nın öyküsü 'Monsters Inc.' (Sevimli Canavarlar) Pixar'ın 'canlı oyuncak' hissi veren animasyonlar yapmadaki başarısının örneğiydi.

Küçük okyanus sakini Nemo'yla babasının öyküsü 'Finding Nemo' (Kayıp Balık Nemo) ve 'emekli' süper kahraman çiftin çocuklarıyla birlikte faaliyete dönüşünü anlatan 'The Incredibles' (İnanılmaz Aile) ile Pixar, iki yıl üst üste En İyi Uzun Metraj Canlandırma Filmi Oscar'ını aldı.

'Cars' (Arabalar) gösterimdeyken, uzun anlaşmazlıklar sonucunda Disney ile yollarını ayırmış görünüyordu ki, kendi bünyesinde yaptığı çizgi filmlerde istediği başarıyı bir türlü yakalayamayan Disney, Pixar'ı aldı. (link)
Pixar'ın; Luxo (1986), One Man Band (2005), Lifted (2006) kısafilmleri yanında; Sony Pictures Imageworks - The Chubbchubbs! (2002), Blur Studio - Gopher Broke (2004) de görülesi, eğlenceli animasyonlardandır.


[YouTube - One Man Band (2005)]



[YouTube - Gopher Broke (2004)]


The Lion Sleeps Tonight
Zamanında, Güney Afrikalı Zulu, Solomon Linda tarafından, Mbube ismiyle var edildikten sonra değişik yerlerde, farklı düzenlemeler ve yorumlarla günümüze kadar ulaşan, eğlenceli müziklerden biri; The Lion Sleeps Tonight.

Alttaki "
Hippo & Dog, The Lion Sleeps Tonight" isimli videoda izleyeceğimiz versiyonu; Pat and Stanley yorumuyla The Lion Sleeps Tonight; ânınıza renk katacak ve harekete geçirecek kadar hoş bir animasyon. Bu gün, ofisten tatile bu videoyla uğurlandığım için; Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar'dan bahsetmişken, bu eğlenceli videoyu da animasyon başlığı altında buraya not düşmek istedim.


Minik Bir Ara
Evet, tatil sebebiyle bloguma minik bir ara veriyorum; 27 Ağustos 2007'ye kadar, blogumda yeni bir yazı yaz(a)mayacağım. Ben elektromanyetik alanlardan uzak, dinlenirken; blogumu yalnız bırakmayıp ilgileneceğinize inanıyorum.

Arşivdeki yazılarımı okuyarak; "keşfetmek için bak" isimli yan menüdeki (bağlantılarımdan) kapılardan geçip, birbirinden görülesi blogların kapılarını aralayıp keşfederek ya da Blograzzi'deki alanım Blograzzi-Flynxs üzerinden (yorum bırakarak, favorilerinize ekleyerek, puan vererek) bloguma ilginizi göstermeye devam edebilirsiniz.


Blograzzi
Evet, Blograzzi gelişmeye devam ediyor, bizlerin ilgisiyle de buna devam edecek, diye düşünüyorum. Yeni görünümünde, tasarımda renk kullanımı ve yerleşim açısından hatalar görsem de, hâlen "beta" sürecinde olması ve projenin arkasındaki Arda Kutsal isminin varlığı; ilerleyen zamanda Blograzzi'nin daha iyi olacağı, gelişeceği inancını taşımamı sürdürüyor.

"Hippo & Dog, The Lion Sleeps Tonight" animasyonunda, Pat ve Stanley ne kadar sevimlilerdi, öyle değil mi? YouTube-Pat and Stanley başlığından, diğer videolarını da izlemenizi öneririm, çok eğlenceliler.

The Lion Sleeps Tonight'ı beğendiyseniz; Friends dizisinde, Ross Galler'ın maymununu çağırmak için söylediği şarkıya, Joey'in solosuyla katıldığı kısım da, The Lion Sleeps Tonight'ın eğlenceli diğer bir yorumu. Onun da videosunu; YouTube "friends, the lion sleeps tonight" başlığından izleyebilirsiniz.

Origami
"Origami Seremoni" başlıklı yazımda değinmiştim; denedim ve çok da sevimli oldular; eğer
Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar'ı izledikten sonra, penguen origamisi yapmak arzusuna kapılırsanız; Origami Club altındaki, açıklayıcı diyagramlarıyla yapması eğlenceli origamiler içerisinde; kitap sayfalarının kenarlarına takarak, kitap ayracı olarak da kullanabileceğiniz Panda, fil, köpek gibi minik origamiler yanında, penguen diyagramı da var.

12 Ağustos pazar, Ay'sız bir gece olacak ve yıldızları seyretmek için güzel bir fırsat; şehir ışıklarından fırsat bulabilirseniz,
Perseid Yıldız Yağmuru'nu kaçırmayın. 27 Ağustos'ta görüşmek üzere...

[yazı, 26/06/07'de editlenmiştir.]

Sualtının En İyileri, Tatil, Kitap


Tüm dünyada çok ilgi gören bir konu; sualtı fotoğrafçılığı ve video çekimi.

www.sualtifotovideo.com ise; Türk sualtı fotoğrafçılarını teşvik etmek ve başvuru kaynağı olmak üzere kurulmuş, konuyla ilgili internet üzerindeki ilk ve tek Türkçe web sitesi ve her ay bir fotoğraf yarışması düzenleniyor.

"Alışveriş Denizi" Tepe Nautilus’ta, ziyaretçilerin beğenisine sunulan
sergide; Yıllık Fotoğraf Yarışması’nı kazanan ilk üç fotoğraf yanında, Aylık Yarışma Birincileri ve editörlerin seçtiği birbirinden güzel sualtı fotoğrafları, 3-19 Ağustos 2007 tarihleri arasında görülebilecek.

Bu hafta sonu, tatil için minik bir ara vereceğim. O zamana kadar sualtı görselleriyle oyalanıyorum. Nautilus'taki sergiyi görünce buraya da not düşmeden geçmek istemedim.

Tepe Nautilus'a uğradığınızda, sualtının en iyilerini görmeden gitmeyin.

İç açıcı tasarımı yanında içeriğiyle görülesi www.sualtifotovideo.com'da, "ustaların foto galerileri"; bu sıcaklarda eminim benim kadar sizin de ilginizi çekecek, tatil hayallerine dalmanıza yol açacaktır. Bir diğer hayal kurma aracı da sualtı resimleri sergisi, süresi henüz dolmadı, hayalleri gerçek yapma şansınız sürüyor.

Yanımda götüreceğim kitaplara karar vermeye çalışıyorum. Tatilde okunacaklar seçimime, katkılarınızdan memnun olacağımı belirteyim. En son hangi kitabı okudunuz ya da önerirsiniz?

Ankara'nın Heykelleri Projesi



Bir süredir takip ettiğim ankaraheykelleri.wordpress.com; internette birçok sitede diğer ülke başkentlerinin ne kadar güzel heykellerle süslü olduğu görülüp, Ankara'nın bu yönden ne kadar fakir kaldığı düşünülerek başlanmış, fakat biriken fotoğraflarla durumun hiç de öyle olmadığı, sadece biraz tanıtıma ihtiyaç duyulduğu anlaşılarak geliştirilen bir web projesi.

Ankara'nın Heykelleri'nde; uydu haritası üzerinde heykelleri görebildiğimiz gibi, fotoğraf ve bilgilerine de erişebiliyoruz.

Ankara'dan sonra, diğer kentler için de projenin geliştirilmesi, hatta kitaba dönüştürülmesi düşünülüyor. Fakat bu güzel projesin gelişmesi için, desteğe ihtiyaçları var.

Fotoğraf ve bilgi paylaşımıyla siz de iyi bir fikirle yola çıkılarak geliştirilen bu güzel projeye destek olabilirsiniz.

Kate Forrester, İllüstratif Tipografi



"Open Day poster, Brighton University"; Kate Forrester'ın, sade ama hoş bir detayla zenginleştirilmiş illüstratif tipografi örneği çalışması. Fotoğraf, illüstrasyon, tipografi başlıklı portfolyosu görülmeye değer.

[İllüstrasyon için TDK, "resimleme" karşılığını uygun görüyor. TDK-tipografi, Ek$iSözlük-tipografi, Ek$iSözlük-illüstrasyon.]

Beyaz Saray'a Blogger Kadrosu

ABD'de internete daha yakın oldukları ortaya çıkan Demokrat devlet başkanı adaylarının tümü, Beyaz Saray'a çıkarlarsa bir blog yazarı atayacaklarını belirtti.

CNN'de YouTube üzerinden gelen soruları yanıtlayarak internet devrimine açık olduklarını gösteren Demokrat Parti başkan adayları; Beyaz Saray'ı internete taşıyacak bir blog yazarı atamaya da hazır olduklarını kaydetti.

Başkan adayları, medya araçlarının sınırlayıcı etkisini kırarak toplum ile doğrudan iletişim kurulması sağlayan blogları propaganda çalışmalarının en önemli parçalarından biri olarak görüyor.

İnternetin artık sadece para kazanılacak bir mecra olmaktan çıkıp, hayatın her alanına sızan bir iletişim aracı konumuna geldiği konusunda ortak görüş belirtip, bu anlamda, siyasetin de bu akımın dışında olamayacağını kaydeden başkan adayları, interneti kullanmayan bir propaganda çalışmasının bir adım geriden geleceğini söyledi.(link)
Blog yazmak bir yana, e-posta kullanım sıklıklarından şüphe ettiğim bakanlarının bile, düzgün çalışan websiteleri olmayan bir ülkede yaşıyor olmak, düşündürücü.

İran cumhurbaşkanı Ahmedinejad bile, geçen yıl weblog yayınlamaya başlamıştı.

Seçim sürecinden taze çıkmış bir ülkenin ferdi olarak düşününce; iktidar partisinin seçime bir ay kala göstermelik web projelerine başlaması dışında, interneti bir mecra olarak etkin kullanan başka bir parti yok gibiydi.

Seçimlerde "birkaç bin genç internet kullanıcısı"(!)na ulaşmak göz ardı mı edilmişti? Yoksa, internet kullanımı konusunda yöneticilerinin bile yeterli bilince sahip olmadığı bir ülkede mi yaşıyorduk?

Yeni İnternet Kanunu, aslında bu sorulara iyi bir cevap gibi. Amerika Beyaz Saray'a Blogger kadrosu açmayı düşüne dursun; biz, internete sansür uygulayan ülkeleri örnek alalım(!).

Glow Brick



Glow Brick; ‘elektriksiz’ yanan bir ‘ampul’. Ampul içine yerleştirilmiş fosforlu sıvı, gündüz topladığı ışığı geceleri yansıtarak hoş bir ambiyans yaratıyor.

Photoluminescence "Foto Işıma" sayesinde ampul, içindeki pigmentlerin güneş ışığı altında biriktirdiği enerjiyi, karanlıkta açığa çıkarıyor.

Işığın şiddeti, geliş yönü, rengi, yansıması gibi özellikleriyle oynanarak; mekânsal uyarım elemanlarından olan renk, ışık, doku ve formun kullanımıyla; mekân kalitesi artırılabileceği gibi, o mekânı kullananların algılarını etkilemek; yani duygusal uyarımla psikolojilerini değiştirmek de mümkün.

Aydınlatmanın, kişiye nerede olduğunun bilincinde olmasını sağlayacak birer ipucu görevi de üstlendiği ve iç aydınlatma tasarımlarında cinsiyet farklılığının göz önünde bulundurulmasının gerekliliği bilinciyle hareket edildiğinde; çok daha ferah ve kullanışlı mekânlar yaratılabilecektir.

Mekânınızdaki aydınlatmada minik bir değişiklik yapıp, bunun üzerinizdeki etkisini gözlemleyin. Glow Brick, bunu yapabilmenin sadece enteresan yollarından biri.

Temin edilebilecek yerler: Amazon-Glow Brick, Suck.uk-Glow Brick, Bunlardanistiyorum-Glow Brick.

Heavenly Sword


Nariko
; Heavenly Sword ile harikalar yaratabileceğimiz, güzel kızıl saçlı karakterimiz.

PlayStation Network'ten demo versiyonunu indirip,
Heavenly Sword'u tadımlık da olsa keşfedenlerdenseniz; görünümü, kılıç kullanımı becerisiyle, Red Sonja çağrışımıyla Nariko sizi de çoktan etkisi altına almış olsa gerek.

Aksiyon ve drama bulabileceğiniz Heavenly Sword; gelişmiş grafikleri yanında, combolardan, animasyonları, hareketler arasındaki geçişlerin kalitesine, müziğine kadar, heyecan verici bir oyun.

Minik bir detay ama, Noriko, kılıcı fırlattığında, havada dönerek giderkenki grafik dokuya dikkat ederseniz, bu, oyundan beklentileriniz konusunda size az da olsa olsa fikir verecektir.

Benim açımdan oyunu özel kılan diğer bir özelliği de; Fantasy Art merakımı da tatmin ediyor oluşu. Heavenly Sword'deki sahnelerde; çizimlerine ve hayal dünyasına hayran olduğum ve esin kaynaklarımdan, Boris Vallejo'nun bazı illustrasyonlarına benzer tadlar bulmak, eğlenceliydi.

.


Boris Vallejo; Fantasy Art'ın duayenlerinden. Yine onun kadar özel bulduğum diğer bir sanatçı da Luis Royo ki; blogumda avatar olarak kullandığımı gördüğünüz melek figürü; Luis Royo "White Angel" isimli çalışması; diğer anlamları yanında, bu merakıma da bir gönderme niteliğinde.

Müsait bir zamanınızda Boris Vallejo, Luis Royo galerilerini ziyaret etmenizi tavsiye ederim; en hafif tabiriyle bu sizin için büyük bir zevk olacaktır.

www.us.playstation.com/HeavenlySword'ten; video ve görseller yanında, oyunla ilgili diğer detaylara ulaşılabilir.

PS3 kullanıcısı tarafından en çok beklenen ve yılın en iyi oyunlarının başında yer alan Heavenly Sword; Eylül 2007'de piyasada olacak.



Altta izleyeceğiniz "Nariko You Are İmmortal" videosu yanında,
YouTube-Heavenly Sword başlığından, diğer videolara da ulaşabilirsiniz.

Baş Belâsı Teknoloji Ürünleri (mim)

AutoCad Günlüğü'nden Orhan Toker'in, "Dandik Teknolojiniz Hangisi" diyerek, başlattığı bir mim dalgası daha, sevgili Jerence'nin pasıyla bloguma ulaşmış bulunuyor.
Konumuz; alıp da hayal kırıklığına uğradığımız, çıkmasa da olur teknolojilerden 10 adet sıralamak.
Mim dalgalarını, bloglar arasında bağ kurmaları ve arada hoş yeni bloglar keşfetmemizi sağlamaları dolayısıyla önemsiyor, katılıyorum. Jerence'nin bu pası da; onu takip ettiğimin farkında olmasının ve ilgisinin bir işereti olarak beni çok memnun etti, teşekkür ediyorum.

Fakat, mim dalgalarının içeriği; daha yaratıcı ve değer katacak yapıda olsa, diye düşünmeden de yapamıyorum. "Gözde Teknolojiniz Hangisi" mim dalgasında da belirtmiştim; önemsememiz, öne çıkarmamız gereken onca konu varken, bu fırsatı değerlendirmemek niye?

Detaylara dikkat eden, kullanacağım ürünün kısa ve uzun vadede sağlayacağı faydayı önemseyen biri olduğum için; bu başlık altında sıralayabileceğim, sorun yaşadığım 10 adet ürün, maalesef(!) yok.

Bir ürün alırken, almayı düşündüğüm ürünle ilgili, gerekli araştırma-incelemeyi
(özellikleri, kullanıcı yorumları, ürün testleri sonuçları...) yapıp, karar vermek için kendime makul bir süre tanıdığımdan; sonrasında hayal kırıklığı yaşadığımı, beni uğraştırdığını pek anımsamıyorum.

Maalesef ülkemizde şuan için başka seçeneğimiz olmadığından, kullanmak durumunda olduğum fakat, hizmet anlayışları ve kalitesinden hiç memnun olmadığım TTNet Adsl Hizmetini (
Diğer ülkelerle aramızdaki hız, fiyat ve kaliteli hizmet arasındaki uçurumu görmezden gelerek(!); TTNet'in, 6 Ağustos 2007 itibariyle hız yükseltimine gitme lütfunda bulunmasını, sevinçle(!) karşılıyorum.), "baş belâsı teknoloji ürünü" kategorisine koyabiliyorsak, söyleyebilirim.

"Ucuz mal kullanacak kadar zengin değilim";
"Çin Malı" ürünler de "baş belâsı teknoloji ürünleri"ne dahil edilebilir...

sikayetvar.com; bulunabilecek
"baş belâsı teknoloji ürünü" deneyimleri yanında, firma-ürün kontrolü yapmak için de gayet müsait, faydalı bir kaynak...

Hazır "teknoloji" içerikli bir başlık altında yazıyorken, arada download.chip.eu/tr'ye, yani;
aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok Avrupa ülkesinde gerçekleştirilen ve 7 Ağustos 2007 itibarı ile Türkçe sürümü de yayına giren download.chip.eu projesine de değinmeden geçmek istemiyorum.

"Türkiye’nin en iyi teknoloji yayını CHIP, Tüm Avrupa’nın en büyük Download platformunu sunar" başlığından detaylara ulaşabilirsiniz.
Avrupa’nın en büyük içerik indirim sitesi olan Download CHIP.eu’nun amacı her ülkeye kendi dilinde yayın yapabilmek ve her ülkenin katılımcılarının girişleri ve eklemeleri ile gelişip “kullanıcılar tarafından, kullanıcılar için” üretilen bir içeriği doğru, hızlı ve pratik olarak sunabilmektir.

2.5 aylık bir süreçte download.chip.eu sitesinde yapacağınız her işlem size puan kazandıracak ve bu siteye ne kadar çok katkı yaparsanız o kadar çok puan alacağınızı göreceksiniz. Bu puanlar kullanıcı kartlarınızda birikecek ve 15 Ekim 2007 tarihinde en yüksek puana sahip 10 kullanıcı harika hediyeleri kazanacak!

Her şeyden önemlisi, download.chip.eu uluslararası bir projedir ve şu anda bir yarış söz konusudur (Macaristan şu anda önde gitmektedir). Bu yarışta öne geçmemiz için Türkçe içeriğin sağlam ve eksiksiz olması gerekli!
Paslarımı gönderiyorum. Arslanlar Şehri, Karalama Defteri, BiR Delinin Güncesi,
Ters Meditasyon, Silenzio; peki sizin, alıp da hayal kırıklığına uğradığınız; sizi uğraştıran; hoş anılarınız olmayan "baş belâsı" ürünler var mı? (Evet, bu tarafımdan aldığınız bir mim pası fakat, ilgi ve zamanınıza bağlı katılımınız tabii ki keyfi.)

Lancome Le Magnetique ve İnovasyon

Lancome Magnetique Nail Polish; tırnak cilasının yapısındaki manyetik pigmentler ve şişeye ilave verilen özel mıknatıs sayesinde; tırnaklarda yıldız patlama efekti, pırıltılı desenler yaratabileceğiniz, Lancome'un yenilikçi kozmetik ürünü.

Konunun kozmetiğe dokunması ilginizi dağıtmasın; yeni iyi bir ürün-fikir ışığında; yenilikçi üründen inovasyona ve biraz da rekabet, kalkınma, ülke tanıtımında inovasyona değinme niyetindeyim,
sadece.

Le Magnetique'le, bildik standart tırnak cilası uygulamasından sonra, şişe yanındaki mıknatısın önünde tuttuğunuz tırnağınız üzerinde, (cilanın yapısındaki manyetik pigmentler sayesinde) sanki sihirli bir etkiyle ortaya çıkmış hissi veren desenler oluşturabiliyorsunuz.

Tırnaklar, güzellik salonlarında manikürlenip, istenirse değişik desenlerle süslenemiyor muydu? Evet, yapılabiliyordu. Fakat,
Lancome Magnetique Nail Polish; kişisel uygulama alanında böyle bir maceraya girmeye fırsat tanımasıyla ve kullandığı manyetik etkiyle oldukça heyecan verici, dikkat çekici bir ürün.

Ürün, ürünü var eden düşünce ve ürünün uygulama şekliyle Le Magnetique; kozmetik alanında inovatif yaklaşımlara iyi bir örnek olarak, sizin de dikkatinizi çekmiyor mu?

Elde olan imkânları, farklı bir renk katarak yeniden, yeni bir ürün ya da hizmetmiş gibi sunabilmek; Lancome, bildik bir tırnak cilasını, yeni bir uygulama şekliyle birleştirerek; yeni, enteresan bir ürünle kârlı bir pazar daha yaratıyor.

TDK'nın
"yenileşim" karşılığını önerdiği, inovasyon; günümüzün gözde kelimesi.

Firmaların,
cesaretle yaratıcı fikirlerin peşinde koşarak, fırsat kollayıp açık pazarlama alanlarını yakalayıp yeni ürün boşluklarını görüp değerlendirerek; piyasada fark yaratarak yer bulmalarını sağlayacak, yenilikçi bir yaklaşım İnovasyon.
İnovasyon, hem yaratıcı fikirlerden ticari fayda yaratma sürecine, hem de bu sürecin sonucunda ortaya çıkan yeni ürünler, hizmetler, veya iş modellerine verilen ad. Yani aynı kelime hem gerçekleştirilen süreci, hem de bu sürecin ürünlerini adlandırmakta kullanılıyor.

İnovasyon eskiden bir dahinin tek başına birşey icat etmesi veya akıllı birinin bir fikri alıp ticari faydaya dönüştürmesi olarak görülüyordu. Gerçekleşebilmesi parlak zekalı birine, biraz tesadüflere, biraz da şansa bağlıydı. Artık bunun böyle olmadığını biliyoruz. Bugünün iş dünyasında inovasyon bir kerelik değil tekrarlanabilir, sistemleştirilebilir ve şirketlerin yapısına yerleştirilebilir bir süreç. Bu nedenle şirketler tarafından öğrenilebiliyor ve şirketler bu öğrenme prosesine oldukça önem veriyor ve kaynak ayırıyorlar.

İnovasyon, şirketler için hayatta kalabilme ve sağlıklı büyümenin temel şartı. (link)
Bir ülkenin rekabet gücü, yaşam kalitesini de arttırmak mümkün,
İnovasyonla. Şirin Elçi'nin 'İnovasyon, Kalkınmanın ve Rekabetin Anahtarı' isimli kitabı güzel bir kaynak ve focusinnovation.net'teki ilgili yazıları da, okunmaya değer.

Ülke tanıtımında fırsatlar yakalanamayıp, inovatif yaklaşımlara gidilmediğinde ise; bunu kimlerin, nasıl, neye hizmet eder şekilde yaptıklarıyla ilgili ilginç bir yazı da, Etrafta'da "Varsıllardan Yoksulluk Pornosu" başlığından, arzu edenlerce okunabilir.

Tanıtım konusunda, devlet eliyle sürdürülen uygulamalar yerine, daha farklı ve sıcak temas kuracak çözümlere gidilemez mi?

Sizi etkileyen, en son başka nasıl bir inovatif ürüne denk geldiniz; kozmetik alanında Le Magnetique gibi, başka iyi örnekler anımsıyor musunuz, bilmek isterdim.

Merak edenler,
"Le Magique!" ve "All Lacquered Up" bloglarından; Le Magnetique'le ilgili diğer uygulama görüntüleri ve detaylara ulaşabilirler.

'Burn My Shadow', Unkle

UNKLE'ın üçüncü stüdyo albümü "War Stories", yakın zamanda piyasaya çıktı. Bugün dinlediklerim arasında olduğu için, hafta sonu müziğini de bu albümden seçtim. Altta videosunu izleyebileceğiniz The Cult solisti Ian Astbury'nin 'Burn My Shadow'u yanında; Massive Attack'den 3D 'Twilight', Quuens of the Stone Age'in solisti Josh Homme 'Restless' müzikleri; "War Stories" albümündeki favori parçalarımdan.



Konuk sanatçılarla dolu albüm, 14 parçadan oluşuyor; 'Intro', 'Chemistry', 'Hold My Hand', 'Restless' (feat. Josh Homme), 'Keys To The Kingdom' (feat. Gavin Clark), 'Price You Pay', 'Burn My Shadow' (feat. Ian Astbury), 'May Day' (feat. The Duke Spirit), 'Persons & Machinery' (feat. Autolux), 'Twilight' (feat. 3D), 'Morning Rage', 'Lawless', 'Broken' (feat. Gavin Clark), 'When Things Explode' (feat. Ian Astbury).

Palindromik Kelimeler ve Ambigram

Palindromik kelimelerle sunulacak bir ürün üzerinde, bir müşterimiz için fikir ve tasarım modelleri geliştirmekle uğraşıyoruz bu günlerde.

Sıcakların etkisiyle mi bilinmez, kelimelerin esnekliğiyle ofiste hayli eğlenceli zaman geçiriyoruz. Çıkan cümleleri, Rap müziği formunda harmanlayıp, söyleme fikri,
zihne bol oksijen taşıyan kahkahalara yol açan uygulama denemeleriyle bugün eriştiğimiz son noktaydı. Elimizdeki ürünle yapabileceğimiz bir şey değil bu ama, sadece palindromik kelime / cümlelerle Rap müziği sözü oluşturan biri çıkarsa birgün, (var mı bilmiyorum) en azından özgünlüğüyle müzik piyasasında oldukça ilgi çekebileceğini düşünüyorum.

Cümle, kelime ya da sayıların okunuşlarının, tersten okunduklarında da aynı olmaları demek palindrom. "niçin", "teğet", "yatay", "kapak" gibi.

"metot - totem", "ayak - kaya" gibi palindromik değil ama,
çift yönlü okunuşu anlamlı kelimeler de var. Bunlardan da enteresan şeyler çıkarmak mümkün.

Eğlenceli minik bir beyin jimnastiği arasına ne dersiniz? Şimdi düşününce, aklınıza bu tarz ilk hangi kelimeler geliyor?


Net'te, neler yapılmış diye gezinirken; yanda gördüğünüz, '
Ambigram Doorhang' Ambigram kapı kolu yazısına denk geldim. Ambigram gibi hoş bir detayla zenginleştirilmiş, sade tasarımlara ve bu tür tasarımların birçok ortamda rahatlıkla kullanılabileceğine örnek olsun diye buraya da not düşmek istedim.

Ambigram; eski bir yazı sanatı; sunuş pozisyonu tersine çevrildiğinde de okunabilen, grafiksel figürlere deniyor.

Bir eksen üzerinde dönerken, farklı açılardan okunabilen tasarımlar olduğu gibi, aynadan yansıdığında okunabilecek Ambigram tasarımaları da var.


Ambigram Doorhang; "Came in", "Go away" kapı kolu zamazingosu, suck.uk'den detaylı görülebilir. 'Doormat' ise, benzer bir başka ambigram uygulanmış tasarım örneği.


Teknoloji ve tarihi dokuyla harmanlanmış, zamanında zevkle bir solukta okuduğum; Dan Brown, "Melekler ve Şeytanlar" kitabındaki gizemlerden birinin de,
bir Ambigram olduğunu anımsıyorum.

İsviçre'de, CERN Araştırma Merkezi'nden Vatikan'a; Illuminati’nin 400 yıllık izini, Roma sokaklarında gizemli işaretler peşinde merakla sürebileceğiniz bir kitap, Melekler ve Şeytanlar.

Kitapta, anti madde, partikül hızlandırıcı tünelleriyle Bing Bang hakkında ispatlanmış veriler sağlamak için Parçacık Fiziği araştırmaları yapan CERN Laboratuarlarındaki faliyet kadar, Roma sokaklarında gezerken yakınlaştığınız eserler ve Vatikan hakkında bilgiler de gayet etkileyici.
İsviçre’deki Nükleer Araştırma Merkezi’nin (CERN) başarılı fizikçilerinden Leonardo Vetra cinayete kurban gitmiştir. Vetra’nın tek gözü oyulmuş ve göğsü “Illuminati” sembolüyle dağlanmıştır. Ancak CERN’in tek kaybı Vetra değildir. Ünlü fizikçinin son derece tehlikeli buluşu “Karşı madde”de çalınmıştır.

Cinayeti büyük bir özenle gizleyen CERN’in direktörü, Harvard Üniversitesi Simgebilim Profesörü Robert Langdon’u İsviçre’ye çağırır. Langdon efsanevi gizli örgüt Illuminati’nin böyle bir cinayete karışmış olduğunu öğrenince çok şaşırır. Galileo zamanından beri Katolik Kilisesi’nin bağnaz inançlarını lanetleyerek bilimin yararlarını yücelten Illuminati’nin böyle bir cinayeti işlemiş olması imkansızdır. Üstelik Illuminati, yüz yıllardır faaliyet göstermemektedir.

Dr. Vetra’nın kızı Vittoria korkunç gerçekle birlikte, vakumlu bir kutunun içinde saklanan ölümcül dozdaki karşı maddenin de çalışmış olduğunu gördüğünde şok geçirir. Karşı madde, pilleri altı saat içinde şarz edilmezse patlayacaktır.

Yeni papa seçimi başlamak üzereyken İsviçreli muhafızlar karşı madde kutusunun Vatikan Kenti’nde yerin altına gizlendiğini öğrenirler. Bu arada kente de işler oldukça karışmış durumdadır. Dört papa adayı esrarengiz bir şekilde kaybolmuştur. Bu büyük olay Vittoria ve Langdon’un da Vatikan’a girmelerini engeller. Ancak Vittoria ve Langdon en üst düzey yetkiliye ulaşmayı başarırlar. Karşı madde için yapılan toplantı esnasında kardinalleri rehin alan terörist telefon eder ve Illuminati’nin buluşma yerlerini gösteren gizemli işaretlerden söz eder...
Çok satarlar arasında olsa da; tarih ve bilimsel verileri beceriyle okuyucuya sunan; bilgilerinizi, eğlenceli bir tazeleme ya da yenileme fırsatı olarak da kullanabileceğiniz böylesi kitapları okumayı, seviyorum.

Dan Brown kitapları üzerinde tartışmalar dönedursun. Melekler ve Şeytanlar; Ron Howard yönetmenliğinde ve Robert Langdon rolünde Tom Hanks ile, 2008'de sinemaya yansıyınca [Angels & Demons (2008)]; daha çok tartışmalar yaratacak, ses getirecek gibi gözüküyor.

Okumadıysanız, Dan Brown "Melekler ve Şeytanlar" kitabını, filmi vizyona girmeden okumanızı öneriyorum.

Maddeyi oluşturan parçacıkları inceleyerek, evrenin işleyişi hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak amacıyla, Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) ile yapılan parçacık çarpıştırma deneyi; araştırmacılara evrenin ilk zamanlarını anlama imkanı verecek.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) isimli parçacık hızlandırıcısında, atom çekirdeğindeki protonlar çok yüksek enerjiyle çarpıştırılacak. Şimdiye kadar inşa edilen en büyük ve en yüksek enerjili parçacık hızlandırıcısı olan LHC'deki çarpışma sonucunda ortaya çıkacak parçacıkların evrenin işleyişindeki rolleri incelenecek.
Dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısı LHC'nin (Geniş Hadron Çarpıştırıcı) yapımının tamamlanmak üzere olduğunu açıkladı. Aymar, 1.232 zıt kutuplu mıknatıstan 1.000'inin yeraltındaki LHC'nin tünellerine yerleştirildiği söyledi. CERN'e üye 20 devlet bulunuyor.
Bu araştırmalara Türkiye'nin tavrını ve katılım durumunu tahmin etmeniz zor olmayacaktır diye düşünüyorum. Alttaki alıntıdaki, "zamanı gelince" ifadesine dikkatinizi çekmek isterim.
Türkiye'nin Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkezi'ne (CERN) ne zaman üye olacağının sorulması üzerine de Çakıroğlu, CERN ile ilgili ilişkileri yürütmek üzere bir kaç ay önce Başbakanlığın TAEK'i görevlendirdiğini hatırlattı.

Zamanı gelince Türkiye CERN'e tam üye olacak” diyen Çakıroğlu, öncelikle CERN'le ilişkileri düzenli tutmak için altyapı oluşturduklarını ve üye olunduğu zaman katkı sağlayacak ülkelerden biri olmak için hazırlık yaptıklarını söyledi.(link)
İlginizi çektiyse; "CERN'de büyük Deney Başlamak Üzere" ve "Teknolojinin Işığında Tanrıyı Aramak" başlıklı yazıları okumaya devam edebilirsiniz. Yoksa ben, Ambigram, Palindrom çerçeveli konumu aşmak üzereyim.

Rap müzikli
Palindromik ofis maceralarından kapı kolu, paspas uygulamalarına Ambigram kullanımı ve CERN Laboratuvarlarından Vatikana, Roma sokaklarında gezintiyle; Türkiye'nin bir önemli bilimsel araştırmaya daha mesafeli duruşuna değindiğimiz; "Palindromik Kelimeler ve Ambigram" başlıklı yazımız burada sona eriyor.

Eğlenceli minik bir beyin jimnastiği arası verdiyseniz; aklınıza gelen Palindromik kelimeleri bilmek isterdim.

(Görsellerin büyük hâllerini görmek için, üzerlerine tıklayabilirsiniz.)