31 Mayıs, 'Pasif İntihar'a Ara verme Günü!


(Bu yazı gerçeklerden bahsetmek yanında, kimileri için can sıkacak ya da (niyetim o değil ama) kendilerini rencide olmuş hissettirecek bir anlatım içeriyor olabilir. Okuyup okumamak keyfinize kalmış.)

Bilmiyorum sizin için bir anlamı var mı ama, bugün,
(World No Tobacco Day) 31 Mayıs "Dünya Sigara İçmeme Günü"(ydü).
Dünya’nın dikkatini tütün salgınına ve tütünün neden olduğu önlenebilir ölümlere çekmek için, 1987 yılında Dünya Sağlık Asamblesi, "Dünya Sigara İçmeme Günü"ne ilişkin önergeyi kabul etmiş ve her yılın 31 Mayıs’ında “Dünya Sigara İçmeme Günü" kutlanmaya başlanmıştır.
Ne yazık ki etrafımda bu günden haberdar çok kimse göremedim. İnsanlar, hiç olmazsa bir gün kendimi kontrol edeyim ya da en azından tutumumla etrafımdakileri sigaraya özendirecek bir şey yapmayayım, gibi bir kaygı taşısınlar isterdim.

Gösterilecek önem, her alanda olduğu gibi,
farkındalık ve bilinç meselesine bağlı. Fakat yine de, Sevgililer Günü, Anneler Günü gibi, tüketim çılgınlığının pompalandığı günlerde, popüler kültür oyuncağı olmakta yarışan insanların; “Dünya Sigara İçmeme Günü"nü bir idrak, bilinç sahibi olma fırsatı olarak görememeleri bir yana, göstermelik de olsa duyarlı davranmayı becerememelerini anlayamıyorum.

Sadece bir gün. İnsan sadece bir gün, biraz daha kontrollü bir tüketici olmayı beceremez mi? Bu kadar mı zor?


Konunun başlığında "31 Mayıs, "Pasif İntihar'a Ara Verme Günü" ifadesini kullandım. Çünkü, tam bilinç hâliyle farkında olunmasa da, sigara tüketimiyle yapılan 'Pasif İntihar'dan
başka bir şey değil.

Başka şeyler söz konusu olduğunda, nasıl da sağlığımıza, rahatımıza özen gösteririz!

Teknoloji ürünleri kullanırken, radyasyona maruz kalmaktan kaçınırız. Bilgisayar ekranları, cep telefonları bizi bu etkilere maruz bırakıyor biliriz, önlem alırız. Kablosuz internetin oluşturacağı riskler, sağlığa zararları konusunda bir bilinç uyanmaya başladı ki, inanıyorum buna da özen göstermeye çalışacağız.

Güneşin zararlı ışınlarına karşı koruyucu kremler, ultraviyole koruyucu güneş gözlükleri kullanırız.

İlaçların bile zehir olduğunu biliriz, gerekmedikçe kullanmaz ya da gerektiğinde dahi 'mutlaka bir tarafı iyileştirirken diğer bir tarafa zara veriyordur' diyerek, fazla kullanmamaya çalışırız.

Sebze meyvelerin en tazelerini almaya çalışırız. Son kullanma tarihi geçen ürünleri almayız. Fazla beklemiş yemeklerde bakteri oluştuğunu bilir, evde pişirdiğimiz yemekleri günlük tüketmeye çalışırız.

Lokanta tercihimizi temizliği, kalitesini önde tutarak yaparız. Kimse pis bir ortamda hazırlanmış bir yiyeceği alıp yemek istemez. L
eziz bir parça biftek bile yere düşüp mikroplanmışsa kimseye çekici gelmeyecektir. Ya da başkasının kullandığı bir çatalı, bardağı kullanmaktan imtina ederiz.

Durum böyleyken sigarayı nasıl bir keyif objesi olarak görmeye devam edip; zararlarını, içindeki zehirli maddeleri göz ardı edebiliyoruz?


Zamanında
beyinlerimiz, sigara reklamlarıyla o kadar mı yıkandı ki, şimdi sigaranın zararlarının farkında bir bilinçle hareket etmekten bu kadar yoksunuz olabiliyoruz?

Sigarayla ilgili yaratılmış olan ve bizim bir mantık silsilesinden geçirmeden kabul ettiğimiz toplumsal algı o kadar mı güçlü?

Sigarayı bir kaçış noktası, yalnızlığınızı paylaşan bir arkadaş, birilerine hava atma veya güç gösterme aracı olarak görüyorsanız; büyük bir yanılgı içindesiniz, haberiniz olsun.

Yine bunun kadar yanlış ve maalesef toplumda yerleşmiş sigarayla ilgili başka bir algı da, ne yazık ki sinema ya da reklamlarla oluşturulmuş olan; sigara içen kadın veya erkeğin çekici, seksi, sofistike gözüktüğü algısıdır. Sigara kokan bir erkek hiç de çekici değildir ve sanmıyorum ki ağzı sigara kokan bir kadını öpmek isteyesiniz!

Kendinizi böyle durumlarda yakaladığınızda, bırakın ve o defalık içmeyin o sigarayı. Onun yerine derin bir solukla temiz havayı ciğerlerinize çekin. Beyninize ulaşan oksijen, içinde bulunduğunuz durumdan farklı çıkış yolları bulmanıza, o an için sigaradan uzak kalmanıza yardımcı olacaktır. Ya da bir bardak su için, kanınızı sulandırıp temizlemeye yardımcı olacak o bir bardak su; vücut kimyanızı düzenleyerek, sigaranın üzerinizde yaratacağını sandığınız olumlu ruh hâlinden fazlasını hissetmenizi sağlayacaktır. Bunlar klişe ifadelere benziyor belki ama doğrular. Evet, sadece bir bardak su bunu sağlayabiliyor.

Pekiyi, umarsızca sigara tüketirken, etrafımızdaki insanlar üzerinde bıraktığımız izlenimin farkında mıyız acaba?

Saygılı davranmanın önemini bir kenara bırakırsak, herkes
beğenilmek, iyi bir izlenim yaratmak ister.

Bir sorun, sıkıntı ya da boş bir ânı değerlendirmek için, başka bir şey yapmak yerine, eli sigarasına gidenler hakkında, hiç olumlu düşüncelere sahip değilim. Ne de, bir sohbet ortamını art arda sigaralarla; sanki sohbeti sigara arası yapılan ikinci derece öneme sahip bir şeymiş durumuna sokanlar hakkında.

Gerek iş verenleriniz, gerek çalışma arkadaşlarınız, gerekse sosyal ortamınızda; siz farkında olun veya olmayın, karşınızdaki kişiler üzerinde bu olumsuz izlenimi yaratıyorsunuz. İstediğiniz kadar kıyafetiniz özenli seçilmiş olsun, ya da seçtiğiniz kelimelere dikkat ediyor olun; sigaraya karşı zaafınız sizin 'güçsüz' algılanmanıza yol açıyor.

Stresle başetmek için kefein, sigara ya da içkiyi kullananlardan, zor bir durumda tam verim alabileceğime güvenememek bir benim paranoyam olmasa gerek. Konuyla ilgili birkaç kitap okuyun ya da ç
alışma arkadaşlarınız üzerindeki etkinizi gözlemleyin. Neden bahsettiğimi daha iyi anlayacaksınız.

'Günde iki paket sigara içiyorum' diyen biri mi, yoksa 'Günde yarım saat egzersiz yapıyorum, sağlığıma önem veriyorum' diyen biri mi daha 'güçlü' bir izlenim yaratır üzerinizde? Ben spor yapıp, iradesini yönetmede beceri sahibi olanı tercih ederim, eminim siz de öyle!


Bu noktada konuya sadece kendi tutumumdan hareketle değiniyorum. Yoksa, istatistiki sonuçlar, ölüm oranları, hastalıklar ya da artık Avrupa'da bile sigara içenlerin "ikinci sınıf insan" olarak görüldüğü noktasından aktarmaya çalışsaydım, canınız daha da sıkılabilirdi.

Elinizin sigaraya gittiği ve aslında bu davranışınızın arkasında üstte sıraladığım sebeplerin olduğunu fark ettiğiniz her an, onu bir bardak su, bir parça çikolata, meyve veya başka herhangi bir şeyle değiştirin.
Bir alışkanlıktan vazgeçmenin en kolay yolu, o alışkanlığın yerine yenisini koymaktır.
Yerine yenisini koyduğunuzda, eski davranış kalıbı veya alışkanlığınızı kolayca terk edebildiğinizi göreceksiniz.

Yıllardır birilerinin ticari kaygıları, bir kısım yerlere para aktarmak için, tütün üretimi ve tüketimi yaygınlaştırılarak, insanlar üzerinde böyle zararlı bir alışkanlık ve bu alışkanlıkla ilgili göz boyayıcı yerleşik bir algı oluşturuldu.

Siz bu alışkanlığa bir sebeple kapılıp bırakamazken; sağlığınızı, yaşamınızı, yaşam kalitenizi bile isteye feda etmiş oluyorsunuz.

Sigara reklamlarının arkasındaki sponsorlardan bir kısmının, kanser ilaçları üreten ilaç firmaları olduğunu
ya da tütün tüketiminden elde edilen gelirin, bir kısım ülkelerin askeri harcamalarını karşıladığı bilmek, belki konuya yaklaşımınızda farklı bir açılım getirir.

Sırf alışkanlıktan, bilinçsiz bir sigara tüketicisi olmaktansa, bir ilaç firmasına denek olmayı daha onurlu buluyorum.

Evet, yaşam kolay değil. Fakat yaşamın yorgunluğundan sigara gibi bir alışkanlığın arkasına saklanarak bir parça uzak kalınacağını, dinlenileceğini ummak da hiç akıl kârı değil.

Geçen günlerde, Japon Tarım Bakanı'nın, hakkında çıkan yolsuzluk iddiaları yüzünden, yaşamına son verdiği, haberlerini okuduk. Japon kültüründeki harakiri'nin, kişinin
öz saygısından kaynaklanan, onurlu bir davranış olduğunu düşünüyorum. Bir şeylerin arkasına saklanmak yok, tek seferde anlamlı ve güçlü bir tavır var ortada. Böylesi, ne sebeple olurda olsun, sigara kullanmak gibi bilinçsizce yapılan 'Pasif İntihar'dan çok daha onurlu bir davranış. (Bunun sadece nitelik üzerinden kıyas yapmak için verilmiş bir örnekleme olduğunu ve harakiri'yi yüceltmediğimi ayrıca belirtmeme gerek yoktur umarım.)

Yaşamın değerli olduğuna ve hakkıyla yaşanması gerektiğine inanıyorum. Bunu yaparken de vücudumuza, sağlığımıza iyi bakmamız gerekiyor. Nasıl ki arabamıza veya herhangi bir eşyamıza, kullanırken özen gösteriyorsak; yaşam süremiz boyunca da, yaşama aracımız vüzudumuza, iyi bakmamız gerekiyor.

Burada konu sigara olduğu için, verdiğim örnekleri de ona bağlıyorum. Ama elbette ki sağlığa zararlı olan alışkanlıkları sürdürmekten geri durmamak da 'Pasif İntihar'ın bir parçası ve düşüncelerim onlar için de geçerli. Örneğin, insan bünyesi için fazla şekerli ve unlu gıdaların tüketiminin kanseri beslediği biliniyor ama yine irade göstermemekten ya da bilinçsizlikten, yapay şeker tüketiminden de geri duramıyoruz.

Durum böyleyken, insanların kendilerini öldürecek ama öldürürken de hem kendileri hem de yakınları için hiç yaşanmaması umut edilecek derecede acı çekmelerine sebep olacak alışkanlıklardan uzak kalamamalarını anlayamıyorum.

Sigara tüketmenin, yaşamın ileriki yıllarında acı verici sonuçlar yaratacağı ve bunun ıspatlı gerçek örnekleri etrafımızda bulunuyorken ; Bu tıpkı çocuklara 'fazla şeker yersen ve dişlerini fırçalamazsan dişlerin çürür', demeye benziyor.

Çocuklar dişlerinin çürümesinin ne demek olduğunun bilincinde olmayabilirler ve onlara keyifli geldiği için, lezzetli bir yiyecekten ölçülü tüketmeleri gerektiğini anlayamayabilirler. Ama yetişkinlerden bahsediyorsak, iş güç sahibi, eğitimli insanlardan bahsediyorsak; onların 'zararlı alışkanlık'lara karşı tutumunu,
irade gösterememelerini anlamak mümkün değil.

Sigara içmeyle ilgili; psikoanalitik çözümlemelere gidilebilir ya da insan benliğinin hassas noktalarına, sosyal varlık olması sebebiyle edindiği 'uyma davranışları'na konu bağlanıp açıklanmaya çalışılabilir. Konuyu uzatmamak adına bunlara girmeyeceğim. Ama,
bu konuyla ilgili bir şeyler yazmak isterse, Hayat Kısa'da yaşamla ilgili farkındalıkları, insan davranışlarının arkasında yatanları irdelemeyi iyi bilen Osman S Börütecene'yi okumanızı önerebilirim.

Nasıl ki her gün pasta yemiyor (ki yenmeyeceğini ve şeker-unlu gıda tüketiminin fazlasının zararını biliyorsak), arada veya özel günlerde yiyorsak; (hiç tüketilmemesi daha iyi olmakla beraber) sigara tüketimini de bu düzeye getirebilmemiz bile bize çok yol katettirecektir, diye düşünüyorum.

Bu yüzden burada, bilinçli tüketicilere, arada zararlarını bilsem de birkaç tane içiyorum diyenlere; en azından sigara tüketiminde bir yol katettiklerini, duruma yaklaşımlarıyla farklı bir 'düzey'e ulaştıklarını düşündüğümden laf söylemiyorum.

İnsan olmanın gereği olarak, yaptığımız her davranıştan sorumluyuz. Sigara içerek ne yapıyor olduğumuzu da bilmeniz gerekiyor.

"Ne yaptığınızı biliyorsanız benim için sorun yok", demek isterdim ama; aynı dünyada yaşadığımızdan, davranışınızın sonucu bir şekilde beni ve herkesi etkiliyor (kelebek etkisi).

Ne yaptığınızı biliyor musunuz?

Sigara tüketmeyin. Hiç olmazsa, bilinçli bir tüketici olun. Unutmayın,
kişinin "alışkanlık"larını ya da hiç olmazsa alışkanlıklarının düzeyini değiştirmesinde; iradesi ve öz saygıyeterlidir.

2 yorum:

  1. ellerinize sağlık ne kadar güzel anlatmışsınız sigaraya karşı olan tutumu. yemek yediği yerdeki garsonun gömleğinin temizliğine bile bakan insanlar, cep telefonlarındaki radyasyondan etkilenmemek için mümkün olduğunca kendilerinden uzakta tutanlar hiç düşünmeden yakıveriyorlar sigaralarını. bu nasıl bir bilinçtir ben de gerçekten merak ediyorum.

    umarım birilerinin dikkatini çekebilmişsinizdir.

    YanıtlaSil
  2. Sizin de 31 Mayıs ile ilgili, Cumhurbaşkanı'nın “Dünya Sigarasız Günü'nde yurttaşlarımızı, "sigaraya hayır" demek için var olan sayısız nedenleri düşünmeye çağırıyor, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum." mesajını da aktardığınız, 'Dünya Sigarasız Günü' başlıklı yazınız oldukça sarsıcı gözüküyor.

    Öyle sanıyorum ki, nasıl ki âşık olunan kişinin kötü yönleri, o an başımıza yükselmiş mutluluk hormonunun etkisinden görülemiyorsa ve ancak bir mesafeden sonra o negatif yönleri fark edilebiliyorsak; 'sigara söz konusu olduğunda da benzer bir durum yaşanıyor.

    Anlık zevkin tadını çıkarırken; uzun vaadede acı çektirecek ilaçlar, hastanelerle dolu bir geleceği ellerimizle hazırladığımızı göremiyoruz.

    Ancak belki birgün, gırtlak kanseri olmuş, ya da artık nefes alamadığı için boğazı delinerek hava alması sağlanmış, bir başka 'zamanında sigara tüketicisi'yle karşılaşıldığında, bu birşeylerin fark edilmesini, gerçeklerle yüzleşilmesini sağlayabiliyor...

    İnsanların kendilerine, yaşama ve etraflarındakilere saygılı olmaları noktasında; ondan vazgeçmeye hazır hissetmiyorlarsa bile, hiç olmazsa bilinçli bir sigara tüketicisi olmalarını istiyorum.

    İlgin için teşekkür ederim, mahallenin delisi :)

    YanıtlaSil

Merhaba! Flynxs | Lynist weblog yorum bırakma alanındasınız.
Ziyaretiniz, ve yorumlarınızda Türkçe Yazım Kuralları'na göstereceğiniz özen için teşekkür ederim!

İçerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Konuyla ilgili düşüncelerinizi, hissettiklerinizi, alttaki metin kutusuna yorumunuzu -isim, e-posta, varsa web site gibi detayları da belirterek- bırakarak paylaşabilirsiniz (yorumlarınızda bold, italik görünüm ve link vermek için < b>, < i>, < a> gibi bazı HTML etiketlerini de kullanabilirsiniz).

Saygı sınırlarını aşan ifadeler ve spam içerikli olası yorumlara yer vermemek için, bu blog'da yorumlar, onaylandıktan sonra yayımlanır. Yorumunuzu gönderdikten sonra burada eş zamanlı olarak görüntüleyemezseniz, endişelenmeyin, bu sebepledir.

Flynxs altındaki tüm yorumlardan anında haberdar olmak için yorumlara RSS ile abone olmayı unutmayın. (Bknz: RSS nedir?, Feedlerimi Nasıl Yönetirim?)

Olası soru, öneri ve görüşlerinizi bana, isterseniz 'gmail' adresim 'flynxs.blogspot' üzerinden de iletebilirsiniz...