Sokaktan Tipografik Yansımalar

[The House Numbers, Yeni Sokak Tabelaları, Akzidens Grotesk, Graffiti Research Lab çevresinde; tipografi, grafiti, tasarım, kent, kültür...]



The House Numbers; Stokholm'den Medium tasarım stüdyosunun, 10 farklı tipografi ve grafik tasarım sanatçısıyla oluşturdukları, yaratıcı sokak kapısı numaraları üzerine bir proje.

Mediumism altındaki, mimari ve görsel kültüre katkı sağlayan diğer projeler de görülesi.

Zevkinizi yansıtan, size özel tasarlanmış bir sokak kapısı numarasıyla, ziyaretçilerinizi karşılamak iztemez miydiniz?

Burada da, sokaklarda farklı kapı numarası tasarımlarıyla karşılaşabilmek hoş olurdu. Fakat şimdilik sokaklara, tabela değişimiyle kimlik kazandırılmaya çalışılıyor.

..

Yeni, Tasarım Nesnesi Sokak Tabelaları

26 Haziran – 21 Temmuz 2007 tarihleri arasında; Bülent Erkmen ve Aykut Köksal’ın hazırladığı ve İstanbul’un yeni tabela konseptini meraklılara sunan “İstanbul’u Tabeladan Okumak” sergisi, Bülent Erkmen ve Aykut Köksal’la birlikte gerçekleştirilen tanıtım gezisi eşliğinde Garanti Galeri’de açılmıştı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin talebiyle başlatılan projede kentin bilgi veren öğelerinin hem bu kente özgü bir tipolojiye sahip olması hem de yerel farklarına göre birbirinden ayrışarak bölgelere göre özelleşebilmesi hedeflendi.

Tabelaların hepsinde zemin rengi kırmızı kullanılarak tabelaların bir bütünün parçası olması sağlanırken tabelaların alt kısmında bulunan semt isimlerinin arka fonunda her semte özgü farklı bir renk kullanılarak bölgenin ayırt edilmesi sağlandı. Böylelikle tabelaların kente kimlik verici bir öğe olarak değerlendirilmesi sağlandı.

Ayrıca tabelalara özgü, İstanbul’a özgü yeni bir yazı karakteri geliştirilerek tabelaların istanbul’la özedeşleşebilecek ayırıcı bir özelliğe sahip olması amaçlandı.

Şimdiden İstanbul’un çeşitli semtlerinde yerini almaya başlayan tabelalar ve sokak numaraları yakın zaman içerisinde tüm semtlere uygulanacak.

İstanbul’da eskiden kırmızı tabela kullanılıyordu, daha sonra maviye geçilmişti. Mavinin tonu da bir kere değiştirilmişti. 2005’te İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, Bülent Erkmen ve Aykut Köksal’a ısmarladığı yeni tabelalarda dikkat çeken özellik, bilginin renklere göre ayrılması.

Bu tabelalarda biri geniş, ikisi dar üç şerit var. Geniş bölümde sokak ya da cadde ismi ve kapı numarası, dar şeritlerden birinde mahalle, diğerinde ise ilçe adı belirtiliyor. Bu bilgiler birbiriyle renk yoluyla ayrıştırılmış.

Tasarımcı Aykut Köksal şöyle anlatıyor:
"Cadde ve sokak isimleriyle kapı numaralarının ana zemininde, İstanbul’a ait kimlik rengi bulunuyor. Tam kodu Pantone 1945 olan bu renk, kırmızının belirli bir tonu; tüm ilçelerde ana zemin rengi bu olacak. İlçe adının olduğu şeritte rengin tonu ilçeye göre değişiyor, böylece cadde ya da sokağın kent içindeki konumunu gösteren özel bir kod işlevini taşıyor. Bu iki düzey arasında, beyaz bir şeritten oluşan ve mahalle adını taşıyan bir ara düzey yer alıyor."

İlçeleri birbirinden ayıran renk tonlarının belirlenmesinde komşuluk ilişkisi esas alındı. Tüm ilçeleri içeren 10 ayrı ton düşünüldü. Birbirine komşu ilçelerde aynı ton kullanılmayacak. İlçelerin ayrı ayrı renklerinin olması, ileride gerçekleştirilebilecek kent rehberi gibi uygulamalarda bu renk kodlarından yararlanılmasını sağlayacak.


Üstte Pantone değerlerini gördüğünüz; ilçe adının olduğu şeritlerin renklerini pek sevmedim ama, farklı renklerde olması fikri ve gidilen bu düzenlemeyi gayet yerinde buluyorum.

Sokaktan tipografik diğer bir yansıma ise Almanya'dan, Akzidens Grotesk.



Akzidens Grotesk;
font karakterlerinin, video projeksiyon ile kentteki bina ve yapılar üzerine yansıtılmasıyla oluşturulmuş bir proje.

Fontların mekâna uyumu ve uygulama sonrası mekâna dair oluşan yeni algı, görülesi.

Burada sadece birkaç örneğini verdiğim
Akzidens Grotesk'i; Tobias Battenberg, www.pixelgraphik.de sayfasından ('nachstes bild' tıklayarak) sayfa sayfa görüntüleyebilir ya da PDF olarak da download edebilirsiniz.







www.pixelgraphik.de'ye uğramışken, Tobias Battenberg çalışmalarından 'Typoexperiment'ı da görmemezlikten gelmeyin. Zirâ, objelerin gölgesinden seyrettiğim yansımalar, hiç alakasız bir konu için zihnimde yeni fikir rüzgârları yaratmaya yetti.

Sokağa renk katan alternatif uygulamalardan bir başkası da;
Graffiti Research Lab altından görebileceğiniz, yeni nesil grafiti uygulamaları.

.

Şehirdeki büyük bina ve yapıların cephelerine, lazerle grafitiler yapan grup; bu gelişmiş teknikle, klasik boyalı grafitiler gibi kalıcı işler yaratamasa da, fantastik etkisi ve eğlenceli uygulaması, oldukça dikkat çekici.

Grubun, uygulama fotoğraflarına Flickr/Graffiti Research Lab altından erişebilirsiniz.

Altta, YouTube'daki videosunu izleyeceğiniz Rotterdam 2007 uygulamasını, Graffiti Research Lab bünyesindeki Laser Tag başlığından da detaylarıyla izleyebilirsiniz.

YouTube'a gitmişken, Automatic Graffiti Robot video ve Graffiti Machine videosunu da izlememezlik etmeyin; grafiti uygulamalarının plotter benzeri aletlerle, duvarlara kolayca ve kısa sürede yapılabildiğini göreceksiniz.


Graffiti, kelime olarak eski yunan etimolojisinden kalma graphein = yazma anlamına gelen bir kelimeden türemiş, italyancadan sgraffito günümüze okuma ve söyleme yanlışı olarak graffiti olarak gelmiştir.

Grafiti insanlığın varoluşundan beri hüküm sürmektedir. Fransa'daki Lascaux mağaralarında ilk insanların mağara duvarlarına kemikler ve taşlarla kazıdığı resimlere rastlıyoruz. Aynı zamanda ilk insanın stensil ve sprey tekniğini de uyguladığını, renklendirilmiş toz ve kemikler yardımıyla silüetler yaratmasından anlıyoruz.

Antik Yunan'da üzerine notlar kazınmış çeşitli kil parçaları bulunmuştur. Pompei'de yapılan kazılarda ise sloganlar, resimler ve müstehcenlik içeren grafiti örneklerine rastlanır... (Wikipedia/Grafiti)
İstanbul Boğazı'nda nerdeyse her akşam, bir veya birkaç havai fişek gösterisine tanıklık ederken, buna anlam veremeyip; pırıltılara bakarak eğlendiğimiz zamanların bebeklik yıllarımızda kalmış olması gerektiğini düşünüyorum.

Havai fişek gösterilerinin çevreye ve şahsıma verdiği rahatsızlıktan, İstanbul Boğazı'ndan Vodafone Geçti başlıklı yazımda bahsetmiştim. Havai fişek kutlamaları yerine, daha temiz ve gürültüsüz ışık oyunları, lazer grafitiler kullanılsa, sizce de daha iyi olmaz mıydı?

3 yorum:

  1. bu tarz tipografik işler uzun yıllar süren bir demlenme süreci gerektiriyor ve ne yazık ki biz henüz o demlenme sürecinin neresindeyiz bilemiyorum. örnek olarak kendimi verebilirim. her gün kelimelerle, harflerle, fontlarla iç içe olsam da henüz tam anlamıyla yazıyla düşünüyorum diyemem. bununla birlikte internet sayesinde inanılmaz boyuta oluşan kültür etkileşimini de gözardı etmemek gerek. belki internet sayesinde süreç daha hızlı işler.

    sokak tabelalarının yeni hallerini beğeniyorum. belediyenin bu iş için türkiye'nin en birinci grafik tasarımcısını seçmesini de takdir ediyorum. fakat farkında mısın bilmem yavaş yavaş "türkiye'de grafik tasarım = bülent erkmen" şeklinde bir anlayış şekilleniyor gibi.

    son olarak bu grafiti makinesi dediğin aletin aslen bir adı var: Hektor. kendisini ilk prototip dönemlerinden beri tanır ve benim olsun isterim. kısmet belki bi gün...

    YanıtlaSil
  2. yengeç, ilgini çekmesine sevindim. yaşama renk katabilmek için, olandan farklı bir açıdan bakabilmek yetiyor.

    indianropetrick, internet, kullanmasını bilenler için iyi bir fırsat. biraz meraklı ve iyi sentez yapan genç zihinler, bu avantajı değerlendirecektir...

    evet, hektor nefis bir oyuncak, umarım hayallerin gerçek olur :)

    biliniyordur ya da ilgisini çekenler detayını araştıracaktır diye, yeterince uzun olan yazımı daha da uzatmamak için değinmemiştim ama, buradan bir dip not olarak aktaralım; grafiti makinesi, Hektor; isviçre'den Jurg Lehni ve Uli Franke yaratısı.
    - hektor website'ından etraflıca marifetleri görülebilir.
    - CNN - Hektor is an aerosol man ise, arşivden, hakkında eski bir haber...

    YanıtlaSil

Merhaba! Flynxs | Lynist weblog yorum bırakma alanındasınız.
Ziyaretiniz, ve yorumlarınızda Türkçe Yazım Kuralları'na göstereceğiniz özen için teşekkür ederim!

İçerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Konuyla ilgili düşüncelerinizi, hissettiklerinizi, alttaki metin kutusuna yorumunuzu -isim, e-posta, varsa web site gibi detayları da belirterek- bırakarak paylaşabilirsiniz (yorumlarınızda bold, italik görünüm ve link vermek için < b>, < i>, < a> gibi bazı HTML etiketlerini de kullanabilirsiniz).

Saygı sınırlarını aşan ifadeler ve spam içerikli olası yorumlara yer vermemek için, bu blog'da yorumlar, onaylandıktan sonra yayımlanır. Yorumunuzu gönderdikten sonra burada eş zamanlı olarak görüntüleyemezseniz, endişelenmeyin, bu sebepledir.

Flynxs altındaki tüm yorumlardan anında haberdar olmak için yorumlara RSS ile abone olmayı unutmayın. (Bknz: RSS nedir?, Feedlerimi Nasıl Yönetirim?)

Olası soru, öneri ve görüşlerinizi bana, isterseniz 'gmail' adresim 'flynxs.blogspot' üzerinden de iletebilirsiniz...