Patrick Süskind’in 'Koku'su Sinemalarda

Patrick Süskind'in 'Koku' isimli romanından, yönetmen Tom Tykwer tarafından sinemaya uyarlanan; Koku: Bir Katilin Hikayesi 'Perfume: The Story of a Murderer' 16 Şubat 2007'de vizyona giriyor.

Sevdiğim bir kitabın sinema uyarlamasını izlemenin, beni hayal kırıklığına uğratmadığı pek nadirdir. Kitabın anlatımını zevkle takip eden bir zihnin, hayal gücünün sınırsız imkânlarıyla yarattıklarının yanına hiç bir film yaklaşamaz. Bu yüzden eğer kitabı okumuşsam, çoğunlukla filmini izlemekten kaçınırım. Fakat bu film, bu konudaki istisnalardan biri.

Almanya doğumlu ve babası Wilhelm Emanuel Süskind de bir yazar olan Patrick Süskind'in, 1985 tarihli 'Das Parfum' romanı; dokuz yıl boyunca en çok satanlar listesinde yer aldı, 33 ayrı dile çevrildi ve tüm dünyada 12 milyon kopya sattı. Kitap, 1987 yılında "Koku" adıyla Tevfik Turan tarafından dilimize de çevrilerek, Can Yayınları tarafından yayınlandı.

Sinemaya uyarlanması kolay bir kitap olmadığı için sürekli ertelenen 'Koku'; Lola rennt (1999) 'Koş Lola Koş', Heaven (2002) 'Cennet' filmlerinden tanıdığımız yönetmen Tom Tykwer tarafından, hiç kimsenin izlemekten kendini mahrum etmemesini dileyeceğim kadar etkileyici, seyirlik bir filme dönüştürüldü.

'Hafta sonu müziği' olarak, blogda bir video bırakırdım, onun yerine bu defa 'hafta sonu filmi' olarak;
Koku: Bir Katilin Hikayesi 'Perfume: The Story of a Murderer 'ı bırakıyorum. Mutlaka izleyin. Eğer okumadıysanız filmden sonra kitabı da alıp, rahat bir zamanınızda orjinal öyküyü de okumayı ihmâl etmeyin.



18. yüzyıl Fransa’sında geçen 'Koku', tüm insani duyum ve duygulardan yoksun olmakla birlikte kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı bir genç adamın, Jean-Baptiste Grenoullie’in ergenlik döneminde yabancı kokular diyarı Paris sokaklarını keşfinin ardından yaşadıklarını konu alıyor.

Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir..

Filmin yönetmeni Tykwer, 20’li yaşlarının başında okuduğu kitabın kendisini nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: “Romanın zamanı ve mekânı anlatma tarzı muhteşemdi. 18. yüzyılda günlük hayat, çöplükte yaşayanlar ve karanlıktan ibaretti. Kitap inanılmaz dramatik bir görsel çiziyor ve bu tarihte sizi yaşatmayı başarıyor: Balık pazarındaki doğum, Paris’in keşfedilmesi, birbirini izleyen cinayetler ve tabii ki muhteşem ve beklenmeyen bir son...


0 yorum:

Yorum Gönder

Merhaba! Flynxs | Lynist weblog yorum bırakma alanındasınız.
Ziyaretiniz, ve yorumlarınızda Türkçe Yazım Kuralları'na göstereceğiniz özen için teşekkür ederim!

İçerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Konuyla ilgili düşüncelerinizi, hissettiklerinizi, alttaki metin kutusuna yorumunuzu -isim, e-posta, varsa web site gibi detayları da belirterek- bırakarak paylaşabilirsiniz (yorumlarınızda bold, italik görünüm ve link vermek için < b>, < i>, < a> gibi bazı HTML etiketlerini de kullanabilirsiniz).

Saygı sınırlarını aşan ifadeler ve spam içerikli olası yorumlara yer vermemek için, bu blog'da yorumlar, onaylandıktan sonra yayımlanır. Yorumunuzu gönderdikten sonra burada eş zamanlı olarak görüntüleyemezseniz, endişelenmeyin, bu sebepledir.

Flynxs altındaki tüm yorumlardan anında haberdar olmak için yorumlara RSS ile abone olmayı unutmayın. (Bknz: RSS nedir?, Feedlerimi Nasıl Yönetirim?)

Olası soru, öneri ve görüşlerinizi bana, isterseniz 'gmail' adresim 'flynxs.blogspot' üzerinden de iletebilirsiniz...