4 Mayıs 2007 itibariyle (tam da Cumhurbaşkanlığı seçimleri karmaşası ve yeni seçim hazırlığı arasında), Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu Tasarısı, kabul edilerek yasalaştı. Yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanı'nın onayını bekliyor.
Ülke yöneticilerinin görünen İnternet kullanım bilinçleri ve İnternet ortamında işlenen suçlarla mücadeleyi öngören bu kanunun zamanlaması, içeriği; aklımdaki soru işaretlerinin sebebi.
İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ hakkındaki 5651 sayılı kanunun; 22. Dönem 5. Yasama Yılı, 99. Birleşim 04 Mayıs 2007 Cuma, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı'ndan; T.B.M.M'de nasıl kabul edildiği takip edilebilir. Ayrıca, www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5651.html sayfasından da, kanun kapsamıyla ilgili maddelere ulaşılabilir.
Tutanak'taki, görüşmelere ait ifadeleri okumanız, kanun yapıcılarımızın İnternet'e yaklaşımlarını da anlamanıza yardımcı olacaktır. Sonrasında, 5651 sayılı kanunun maddelerini de okursanız, sizin de zihninizde benimle aynı soruların dolaşacağından şüphem yok.
Anımsarsınız, video paylaşım sitesi YouTube üzerinde yayınlanan bir video, Atatürk'e hakaret niteliği taşıyor diye, o video orda tüm dünyanın erişimine açıkken, tedbir olarak sadece Türkiye'den YouTube'a erişime sınırlama getirilmişti. Ve yine anımsarsınız, yakın zamanda, içeriğinde bazı istenmeyen yorumlar yer alıyor diye, mahkeme kararıyla Antoloji (ki kitap ve kültür, sanat ağırlıklı bir sitedir) ve Ek$iSözlük'e erişim yasağı getirilmişti. '9-22 Nisan İnternet Haftası', konulu yazımda, ben de İnternet'e bu anakronik bakışı değerlendirip, bu sansür olayına yaklaşımımdan bahsetmiştim.
Bir kısım medyanın (ki İnternet medyasından çekindikleri; trajlarını, izlenme paylarını kaybedeceklerinden korktuklarından mıdır, bilinmez?!) ve ülke yöneticilerinin; İnternet'in kötü, pis bir yer olduğu ve sakınılması gerektiği algısını yaratan tutumları (ki bu eleştiriler, kanun görüşmesi sırasında mecliste de dile getirilmiş ve Tutanak'ta kayıtlı), günlerce kamuoyunu meşgul ettikten sonra; takdir edersiniz ki bu kanunun nasıl uygulanacağına dair endişelerim artıyor.
İnternet ortamında çocuk pornosu, terörist faliyetler, msn'in kötü niyetle kullanımıyla karşılaşılan durumlar, banka işlemlerinin güvenliği gibi konulara dikkat çekilirken; tam da seçim rüzgârlarının estiği bir mecliste, (belki de popülist bir kaygı güdülerek aceleye getirilmiş) bu kanunla; konunun önemine gereken özen gösterilmemiş, yeterli-gerekli düzenleme yapılamamış olduğuna inanıyorum.
Ülkemizde, İnternet gibi önemi tam olarak kavranamamış bir konuda kanun hazırlanırken; daha teferruatlı düşünülmesi, tarafları gözeten ve kapsamının ince detaylarıyla ortaya konulduğu şekilde bir kanun çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
İnternet'te 'sansür' kabul edilebilir mi? İnternet'te ne kadar özgür olabileceğiz? 5651 sayılı kanun bize neler getirecek (ya da neler götürecek), yaptırımlar nasıl uygulanacak, bu yaptırımlar kimleri ne şekilde kapsayacak?
5651 sayılı bu kanunun içeriğini okuduktan sonra, kapsamıyla ilgili yeterince açık bir bilgi edinemediğimi görüyorum. Sanmıyorum ki, kanun içeriğindeki tanımlamaları yetersiz bulan, anlamamış olan bir ben olayım?!
Kanunda yoruma açık ifadeler var. Bunlardan birini, kendi blogum üzerinden basit bir örnek vererek somutlaştırmaya çalıştığımda; şöyle bir soru zihnimde dolaşıyor:
Blogumda, gerçek ismimi kullanmama hakkımı kullanıyorum; bloguma yorum bırakanlar da doğal olarak 'anonim' (isim bırakmadan) ya da farklı bir nickname (takma isim) ile yorum yapma haklarını kullanabiliyorlar.5651 sayılı kanundaki 'içerik sağlayıcı' ve 'içerik sağlayıcının sorumluluğu' başlıklarını referans alırsak, pekiyi bu durum b(eni)izi nasıl etkileyecek?
• (madde 2'de) 'içerik sağlayıcı' olarak;
'İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler'tanımlaması yapılıyor.
• Ve (madde 4'de) 'içerik sağlayıcının sorumluluğu';
(1) İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur.şeklinde tanımlanıyor.
(2) İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumludur.
• 'Bilgilendirme yükümlülüğü' ise (madde 3'de);
(1) İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve usûller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.olarak belirlenmiş.
(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen yükümlülüğü yerine getirmeyen içerik, yer veya erişim sağlayıcısına Başkanlık tarafından ikibin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu durumda ben, 'içerik sağlayıcı' olarak, 'içerik sağlayıcının sorumluluğu' altında belirlenmiş hükümlere tâbi mi oluyorum?
Evet, bir açıdan böyle tanımlanabilir olduğumuz gözüküyor. Ve herkesin sayfasında tanıtıcı bilgilerini belirtmek zorunluluğu, yorum yapacakların da takma isim kullanmalarının yeterli olmayacağı kanısına varılıyor.
Gazete, dergilerde 'künye' bilgisinin zorunlu olmasını, sahibinin, yöneticilerinin kim olduğunun açık ifade edilmesini anlarım ki bu uygulana gelen de bir durum. Ticari sitelerde de bu ifadelerin açık edilmesinin gereğine söyleyecek bir şeyim olamaz, gereklidir, yoksa kim neye göre güvenip o siteleri kullanacak. Ama ticari olmaktan uzak bloglar bu kapsam dahilinde tutulmamalı, diye düşünüyorum.
Kanundaki o yoruma açık ifadelerden biri de blogları kapsayacak gibi gözüküyor!? Yoksa, Basın Yasası'ndaki gibi bir uygulamayla (gazeteler, dergiler valilikten izin alıp, yayınlarının bir kopyasını 'yasal bir içerik sunuyorlar mı' diye denetlettiriyorlardı, polis, savcılık, valilikten izin gerekiyordu...); web sayfaları, bloglar da, 'biz şu yazıyı yazdık, yayımlamak istiyoruz' diye, bir yerlere iletmeye mi başlayacağız? Ya da hazırdaki T.C kimlik numaralarımızla online hereketlerimizi yapsak, daha sade bir çözüm olmaz mı?!
Konuyu, 5651 sayılı kanunla öngörülen güvenlik açısından düşünürsek; bu maddeler ışığında, işini bilen kötü niyetli kullanıcıların önü kesilmektense, normal kullanıcıların özgürlükleri kısıtlanıyor.
Kanunun aceleye gelmiş olduğuna inanıyor, yeniden gözden geçirilerek düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 5651 sayılı kanundaki tanımlamalar; gerekirse parantez içi açıklamalar eklenerek, yoruma mahal bırakmayacak şekilde düzenlenmelidir.
İnternet suçlarına düzenleme getireceği öngörülerek hazırlanmış 5651 sayılı kanunun, meclisten bir şekilde geçirilmiş olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı'mızdan geri döneceğini umuyorum.
Belçika'da, Second Life'da yaşandığı iddia edilen bir tecavüz vakası nedeni ile; Belçika bilişim suçları birimi tarafından soruşturma başlatılmış Belçika mahkemesi ile birlikte hareket eden bilişim suçları birimi, bu olayı soruşturuyormuş. Ben spam mail takibimden henüz bir sonuç alamamışken, merak ediyorum; hazırlanmış olan 5651 sayılı kanun, burada Beçika'daki gibi bir şey yaşanırsa nasıl bir yaptırım uygulanmasını sağlayabilecek?
Ülkemizde durum, İnternet ve bilişim suçlarına şimdikinden daha farklı bir zihniyetle yaklaşılacak ve ona göre yasal düzenlemeleri getirecek bir yapıya ihtiyaç var olduğunu gösteriyor.
Merak ediyorum, bu yasal düzenlemenin yapılmasında rol oynayanların kaçının web sitesi var ya da internette nasıl bir mesai harcamışlar ya da daha uç bir noktaya soruyu götürürsek, kaçının düzenli kullandığı e-posta adresi var?
Konuya yeterince vâkıf olunmadan, olası neye hizmet ettikleri bilinmeyen danışmanların yardımıyla hazırlanan, aceleye getirilmiş böyle kanunlarla bir yere varabileceğimize inanmıyorum.
Aklıma ulaştırma bakanının (ne kadar iyi niyetle yaklaşıyor olursa olsun) internet konusunda ne kadar kulaktan dolma bilgi sahibi olduğunu açık eden beyanatları geliyor. Onların bilgilendirildiği şekliyle düşünürsek; msn sohbetleri yapmaya yarayan İnternet'te(!), son sürat ADSLlerimizle(!) alabildiğine özgürüz(!) Yine onlara göre; sağlanan bu İnternet ortamına erişim altyapısı ve hizmet kalitesi başka ülkelerin çok önünde ve ücretleri de gayet makul(!)...
İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı: ''internet yasası ifade özgürlüğüyle bağdaşmıyor''İster kanundaki bu düzenlemelerin sebebi yasakçı zihniyet olsun, isterse teknolojiyi, İnternet'i iyi tanımayışımız; İnternet kullanıcıları olarak bu oldu bittiye getirilen kanuna karşı, kişisel de olsa tepkimizi gösterip tavrımızı ortaya koymazsak; hiçbir konuda olamayacağı gibi, bu konuda da ses çıkarmadıkça hak edilen geri dönüşü alamayız.
Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Öğretim görevlisi ve İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı Doç. Dr. Mustafa Akgül, Meclis’te görüşülen internet yasası tasarısının ifade özgürlüğüyle bağdaşmayacağını söyledi. Akgül, devletin vatandaşlar adına zararlı içeriği belirlemesinin internetin gelişimine zarar vereceğini savundu...
Gündemin her an yenilendiği bir ülkede yaşarken, toplumsal hafızamız; bir aya kalmadan öncesinde olanları unutabiliyor. Durum böyleyken; bu konunun öneminin göz ardı edilmemesi, 5651 sayılı Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu'ndaki yoruma açık maddelerin, bilişim hukuku uzmanlarınca takip edilmesi yanında, bilişim medyası ve bilişimle ilgili sivil toplum kuruluşlarıyla beraber, İnternet kullanıcıları olarak bizlerin de kanun üzerinde konuşarak; eksikliklerine dikkat çekip, yeniden düzenlenmesi için bilinç sağlanmasında hassasiyet göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Yoksa, böyle ilginç(!) düzenlemelere tâbi olmaya devam edeceğiz.
Türk İnternet kullanıcısı olarak, İnternet'te ne kadar özgür olabileceğiz?
İnteraktif iletişime, teknolojiye bakışımız; kanunlarımızla paralel mi?
Geleceğin medyası, klasik medyanın kontrol edildiği gibi bir mantıkla kontrol edilebilir mi?
5651 sayılı, Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu'ndan haberdar mısınız?
İlgili haber bağlantıları:
Haber3: İnternet Yasası Sorunlu,
Ntvmsnbc: İnternet Suçlarına Düzenleme,
Ntvmsnbc: Devlet İnternet'i Henüz Tanımıyor,
Cnn-Türk: İnternet Suçlarına Yasa Engeli,
İnternethaber: Sanal Aleme Yeni Düzen,
Bianet: İnternet Yasası'na Atatürk de Dahil Oldu,
bu ülkede her şey kılıfına uyduruluyor yan, ....
YanıtlaSilEvet, bu konu çok önemli. Ben de aynı gün bu konuda yazdım ve yazacağım. Burası Türkiye, “olur/olmaz” dememeli, herkes böylesi gelişmeleri takip etmeli. Çünkü parlamenter sistemde azınlık durumundaki partiler böyle kanunları ancak kamuoyu ve medyanın desteği ile durdurabilirler…
YanıtlaSilyorumunuz bi defaya mahsus moderasyon bekliyor.
Konuya duyarlılık gösteren herkese teşekkür ediyorum. Sizin gösterdiğiniz bu duyarlı yaklaşımın, en azından farkındalık sağlayacağına inanıyorum.
YanıtlaSilKörlerin toplanıp bir fili nasıl tanımlamaya çalıştıklarıyla ilgili fıkrayı anımsıyor musunuz?
Bu durum bana onu çağrıştırıyor...
'İnternet'te çocuk istismarı' konusuna dikkat çekilip, İnternet'in 'zararlı' bir yer olduğuna sürekli vurgu yapılmasından sonra; bu kanunun mevcut iktidar tarafından aceleye getirilmesini; aklaki değerlere bağlı olduklarının gözükmesine bir işaret olarak, politik kaygılar güdülerek çıkarıldığını düşünüyorum. Böyle bir İnternet yasasıyla mı çocuklar korunacak ve bununla mı övünülüp oy toplanmaya çalışılacak?!
Geçen günlerde, İnternet Suçları Yasası'nın, Meclis'ten 'rötuş'la geçtiği haberini okumuşsunuzdur. Haberde;
Hükümetin internet suçlarını önlemek amacıyla hazırladığı tasarıda “elektronik ortam” ifadesini kullanması, “özel hayatın gizliliği” ilkesini tehlikeye düşürdüğü. Tasarının mevcut haliyle cep görüşmelerinden, walki-talki konuşmalarına kadar her türlü iletişimi kapsayacağını fark eden TBMM Adalet alt komisyonunun, tasarıdaki “elektronik ortam” ifadesini “İnternet ortamı” olarak değiştirerek, “kaş yaparken göz çıkarılmasını” önlediği,
söyleniyordu.
Öyle gözüküyor ki; İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ hakkındaki 5651 sayılı kanunun, daha çok 'rötuş'a ihtiyacı var.
Ülkenin Başbakan'ı, 9 Mayıs 2007'de yaptığı açıklamada, Meclis'in ay sonuna kadar gece gündüz çalışıp, yasaları çıkarmaya devam edeceğini söylüyor. Bu ne sürat?!
Meclisten, bu sürat içinde geçen yasalardan biri de; Türkiye'de
Nükleer Santral Faaliyetlerine izin verilmesiydi. Kim bilir bu şekilde, farkında olmadığımız ya da önemini bilmediğimiz başka hangi yasalar Meclis'ten geçiyor. Şimdilik, bunlara izin vermeyecek bir Cumhurbaşkanı'mız olduğunu bilmek içimi rahatlatsa da; haklarımızın farkında olduğumuzu ve özgürlüklerimizin İnternet'te kısıtlanmasına izin vermeyeceğimizin altını çizmemiz gerekiyor. Bu hem konunun önemine dikkat çekecektir, hem de yasal düzenlemenin ona göre daha iyi yapılmasını sağlayacaktır, diye düşünüyorum.
İnternet'e Sansür Uygulayan Ülkeler
Çoğunlukla siyasi içerikli sitelere kısıtlama getiren Çin, Vietnam, İran, Küba ve Suudi Arabistan gibi ülkeler, karara uymayan internet kullanıcılarına da hapis cezası verebiliyor.
ÇİN HALK CUMHURİYETİ
Çin şimdiye kadar Tibet ve Taiwan’ın bağımsızlığı, polis şiddeti, 1989 Tiananmen Meydanı protestoları, ifade özgürlüğü, demokrasi, pornografi, BBC’nin bazı uluslararası yayınları, Falun Gong gibi dini hareketler, bloglar ve internet ansiklopedisi Wikipedia’yı sansürledi. Çin’de internet sansürünü ihlal ettiği için hapis cezasına çarptırılan 52’ye yakın kişi olduğu biliniyor.
VİETNAM
Ülkedeki internet ağlarından; Vietnam’ı eleştiren sitelere, sürgün partilerine ve uluslararası insan hakları kuruluşlarına ulaşmak yasak. Internet cafeler gözetim altında tutularak, internette ifade özgürlüğünü savunanlar da hapis cezasına çarptırılıyor.
İRAN
İran’da sansür uygulamaları devlete yönelik eleştiriler, gay ve lezbiyen siteleri, kadın hakları siteleri ve bloglar içeren servis sağlayıcılarına yönelik. Birçok İranlı bloglarının içerikleri yüzünden hapis cezasına çarptırıldı. İran son olarak YouTube’a girişi sınırladı.
ÖZBEKİSTAN
Ülkede İslami hareket, bağımsız medya, sivil toplum örgütleri ve insan hakları ihlalleriyle ilgili siteler sansürleniyor. Birçok internet cafe, kapılarına kullanıcılarının siyasi eleştiri ve pornografi içeren sitelere girdiklerinin tespit edilmesi halinde para cezasına çarptırılacaklarını belirten uyarılar asıyor.
TUNUS
Tunus pornografi, e-posta, arama motoru, elektronik formatlı dosyalar ve çeviri servisleri veren siteleri sansür uygulamasına tabi tutarken; kullanıcıların FTP olarak bilinen dosya transfer protokollerine sınırlama getiriyor. İçlerinde demokrasi savunucusu avukat Muhammed Abbou’nun da bulunduğu birçok internet kullanıcısı çeşitli cezalara çarptırılmıştı.
KÜBA
Kişi başına düşen bilgisayar sayısının en düşük olduğu Latin Amerika ülkesi Küba’da, devlet internet sitelerini denetliyor. Kullanıcılar devlet tarafından kontrol edilen ‘giriş noktaları’nı kullanarak internete girebiliyor.
Devlet, IP numarasına göre kullanıcıların bağlantısını engelleyebilirken, arama motorlarına girilen sözcüklerden ‘zararlı içerik’ takibi yapabiliyor.
Küba yönetimi, internete girişin ABD ambargosu ve yüksek maliyetlerden ötürü düşük olduğunu söylese de, ülke otoriter bir yapıya sahip olduğu gerekçesiyle eleştiri oklarının hedefi oluyor.
BREZİLYA
Yasal Danışman Lincon Antonio Andrade Moura, ünlü Brezilyalı manken Daniela Cicarelli’nin YouTube’de yayınlanan müstehcen videosu sebebiyle siteye girişi sansürleme kararı çıkarmıştı.
SUUDİ ARABİSTAN
King Abdülaziz Bilim ve Teknoloji Şehri adlı bir çiftlikten ülke çapındaki bütün internet kullanımını denetleyen Suudi Arabistan, ‘ahlaksız’ olduğuna kanaat getirilen sitelerle siyasi içerikli eleştirel siteleri sansürlüyor.
Kullanıcılardan elektronik bir form doldurarak porno sitelerinin rapor edilmesini isteyen S. Arabistan, Open Net Initiative tarafından 2004 yılında “en agresif sansür uygulayan ülke” olarak belirlenmişti.
Bu ülkeler dışında Suriye, Myanmar, Maldiv Adaları ve Kuzey Kore de siyasi içerikli internet sitelerine sansür uyguluyor.
İnternet'te Sansür Yayılıyor.
Mısırlı blogcuya hapis cezası.
İnternet suçlusu ilk Türk.
"Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu" ile ilgili yoruma açık kısımlardan bahsederken, ben sadece kendi blogum üzerinden giderek bir örnek vermiş; 'özgürlüklerin kısıtlanacağı' noktasına değinmiştim. Fakat bu, durumun görünen yüzlerinden sadece biri...
YanıtlaSilSiyasi kimliğinden ayrı, sadece duruma getirdiği yorum yüzünden; burada, Oktay Vural'ın basın açıklamasına da bağlantı vermek istiyorum.
Oktay Vural'ın basın açıklamasında;
'Başbakan, gerekse hükümet üyelerinin; Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesine dair kanuntasarısı’ndan, neden 'terörle mücadele kanunu'nun ilgili maddelerini çıkartarak, TBMM
başkanlığı’na gönderdikleri' konusuna değiniliyor.
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu'nun, terör örgütlerine, elektronik ortamda suç işleme özgürlüğü tanıdığının altının çizildiği
yazıyı okumanızı öneririm.
Bu, 5651 sayılı kanun bir taraftan normal kullanıcıyı bağlarken diğer taraftan kötü niyetli kullanıcılara engel teşkil etmeyecek, demektir.
Bir başka aynı başlık altında değerlendirilebilecek konuya da; Murat Buyurgan '15
Valilik İnternet'te ABD ve Almanya’nın Kontrolüne Geçti' yazısında değinmiş.
Valilik web sitelerinin, hosting hizmetlerini yurt dışındaki firmalardan satın almalarını ve bu siteler üzerindeki bilgi akışının yabancılar tarafından kontrol edilebileceğini, düşünebiliyor musunuz? Böyle de bir uygulama varmış. Pekiyi, bu duruma
“Valiler zaten çok fazla e-posta kullanmıyordur.” şeklinde yorum getiren İç İşleri Bakanı'nın mantığını, aklınız alıyor mu?!
Maalesef bu ülkenin hazırdaki bir kısım yöneticilerinde böyle yetersiz bir bilinç, vizyon eksikliği mevcut.
İlgili diğer haber başlıkları:
TBD: Geri dönülmez hatalar olmadan önlem
Kablo kopsa valiliklerin sitesi kullanılamaz
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile
2559 ve 2937 sayılı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı
Sansür Yasasına Karşın 'Umudumuz Sezer'
Online Yayıncılığa Yönelik Kanun 'Sansür' Getirebilir
Evet seçimlerde temsilcilerimizi seçip Meclis'e gönderiyoruz. Fakat sonrasında da onların yaptıklarını takip etmemiz gerekiyor.
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi Kanunu, Meclis'te eksikliklerine rağmen kabul edilmiş olsa da; Cumhurbaşkanı'nın onayıyla geçerlilik kazanacak.
Cumhurbaşkanı'nın onayından geçmeyeceğine inancım olsa da, İnternet kullanıcıları ve toplum üzerinde genel bir bilinç yaratmak amacıyla; konudan ve öneminden bahsetmeye devam etmemiz gerektiğine inanıyorum.
Bizi düşünerek kanunlar hazırlayıp yürürlüğe koymalarını beklemek hakkımız. Ama, onlar bir sebeple hataya düştüklerinde; bizi hak etmediğimiz durumlarda bırakmamaları için; gördüğümüz yanlışlara, eksikliklere de zamanında dikkat çekmeliyiz. İş işten geçtikten sonra "ama ben bu kanunu bilmiyordum, hiç böyle şey olur mu?" dememek için, takip etmeli, bilgi sahibi olmalı ve tavrımızı ortaya koyma hakkımızı kullanmalıyız.
İNTERNET ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ VE BU YAYINLAR YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA MÜCADELE EDİLMESİ hakkındaki 5651 sayılı kanunu;
www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5651.html sayfasından okuyup, bir de siz
yorumlayın. Aklınıza takılan bir şeyler yok mu?
İnternet Kanunu Mucizeleri-2: Link Verdiğin Site Yüzünden Suç İşlemek; yazısıyla Cihan Salim, 5651 sayılı kanunu irdelemeye/yorumlamaya devam ediyor.
YanıtlaSilLink verirken çok iyi düşünmek, sonrasında da "link verdiğimiz yer, acaba hâlâ link verdiğimiz zamanki içeriği bulundurmaya devam ediyor mu" diye sık sık kontrol etmek durumunda mı kalacağız?!
5651 sayılı
YanıtlaSilkanunun, İnternet ortamında yapılan yayınlardaki sorumluluk sistemini kuran ve tanımları doğru düzgün yapan temel bir yasa olmadığına. Sadece diğer temel yasalar üzerine “internet ortamındaki yayınlar” adıyla yama yapıldığına, değinen Av. Fikret İlkiz, blogunda
İNTERNETE SINIRLANDIRMA YASASI başlıklı yazısında bu konuyu irdeliyor. Mutlaka okumanızı öneriyorum.
Bu kanunla sansür ve yazılı emirle yasaklamalar, internet ortamındaki yayınları geniş bir biçimde kapsayacak nitelikte yaygınlaşmasına olanak tanıyacak.
Öyle gözüküyor ki, bu yasayla sık sık sabah uyandığımızda, bilmediğiniz bir sebeple web sayfanızın “erişimin engellenmesi kararı”yla kapatıldığını görebilecek hâle geleceğiz...
Aslında siteme biri gelmiş, bunları yazmış.Bu onun sorumluluğundadır beni bağlamaz yaklaşımı yanlış bir yaklaşımdır.Ancak kısa bir süre önce sitemin forum kısmında bir ilin tanınan bir kişisiyle ilgili bir espri(hakaret denildi ama ortada kesinlikle hakaret yoktu) yapıldığı gerekçesiyle mahkemeye verilmek istendim.Şu an her yazı tek tek kontrolden geçiyor, ki bu çok kötü bir süreç.Herkes yazısı onaylanma aşamasına girdiği için rahatsız, kimse yazmak istemiyor.Bense neyin sansürleneceğine karar veremiyorum.Yazılardan tüm unsurları çıakrınca ortaya saçmasapan, dalkavukça yazılar kalıyor.Şimdi düşünün, o yazıyı yazan mı suçlu olmalı yoksa gerekli özveriyi gösterdiği halde bazı demokratik süreçlerden dolayı yazıyı görmeyen/ görmezden gelen site sahibi mi.Ben içinden çıkamadım.
YanıtlaSilÖnüne gelenin, "sil o yazıyı, seni mahkemelerde sürürndürürüm" demesine hazırlıklı olun.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 5651 sayılı, İnternet Kanunu Onaylandı.
YanıtlaSilKanunu biraz okudum, bir hukukçu gözüyle.
YanıtlaSilAma tamamını detaylı incelemedim. Zira tahminim odur ki bu kanunun 3-4 katı uzunluğunda bir yönetmelik çıkacak ve işin aslı o yönetmelik olacak.
Yönetmeliği beklemekte fayda var ;)