Bugün, Old Boy Soundtrack'ini çalışırken fon müziğim olarak kullandım. Yine 'Farewell, My Lovely'de takıldım. Her dinlediğimde, sonrasında kendimi böyle mırıldanırken yakalıyorum.
Sıcak bir (İstanbul) öğleden sonra(sın)da dinlendirici, zihin toparlayıcı minik bir araya gereksinenler, serin bir içecek alıp, bana eşlik etmeye ne dersiniz? Güzel bir teklife benzemiyor mu?
(Müziği, box.net marifetiyle üstteki player'a tıklayarak dinleyebilirsiniz. Olası Blogger kazalarından biri olur da dinleyemezseniz, 'Farewell, My Lovely'e box.net/lyn altından da ulaşmanız mümkün.)
Blogu takip edenler, çalışırken arada dinlediğim müziklerden burada bahsetmeme alışıktır. Olmayanlar için belirtmiş olayım, müzik başlığı altından değindiğim diğer olası fon müziklerime erişebilirsiniz.
Old Boy Soundtrack'indeki 22 numaralı parça, 'Farewell, My Lovely'.
Umuyorum ki filmi izlemişsinizdir, böylece dinlerken filmi anımsayıp, ânınıza daha güçlü bir etki katabilirsiniz. Ama izlemediyseniz bile, 'Farewell, My Lovely' salt kendi başına da o özel etkiyi yaratabilecek güzel müziklerden biri. Ritmine kapılıp, sonuna yaklaşırkenki melodiye kendinizi mırıldanarak eşlik ederken bulursanız, şaşırmayın.
Old Boy'u izleyenlerin arşivinde, mutlaka filmle beraber müzikleri de yer alıyordur ve arada geri dönüşlerle zevkle izlenip, dinleniyordur, diye düşünüyorum. En azından bendeki durum öyle...
Yine de, Old Boy Soundtrack'indeki diğer müziklerin de birbirinden güçlü ve etkileyici olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. Zira bir filmde yönetim, senaryo, oyunculuk ne kadar önemliyse; müzik de o kadar önemlidir ve Old Boy müzikleri de o kadar başarılı.
Old Boy'daki müzikler; atmosferi yakalamanızı ve siz dehşet içinde filmi izlerken, onlara sığınıp az da olsa huzur bulabilmenizi sağlıyor.
Güney Kore Sinemasına ilgimden bahsetmeye başlamış ve arkasını getirecek zaman bulamamıştım. Şimdi siz 'Farewell, My Lovely' dinlerken, ben de arada Old Boy ve Chan-wook Park'tan bahsederek, o konuya devam etmiş olayım.
Chan-wook Park, tarzına hayran olduğum yönetmenlerden biri. Old Boy, yönetmenin birbirinden bağımsız filmlerden oluşan 'İntikam Üçlemesi'nin (Sympathy for Mr. Vengeance, Old Boy, Sympathy for Lady Vengeance) ikinci filmi ve bir Japon mangasından uyarlanmış.
2004 Cannes Film Festivalinde gösterilmiş ve 'Grand Prix' ödülüne layık görülmüş, eleştirmenlerden de büyük takdir toplayan Old Boy; IMDB'nin de 'Top 250' listesinde yer almakta...
Karısı ve bebeğiyle mutlu bir hayat süren işadamı Oh Dae-su bir gün evinin önünden kaçırılır. Uyandığında kendini özel yapılmış bir hücrede bulur. Karısının öldürüldüğünü öğrenen Dae-su, 15 yıllık tutsaklığın ardından serbest bırakılır. Oh Dae-su yemin etmiştir. Mutlu hayatını yok eden adamdan intikam alacaktır. Bir Japon lokantasında tanıştığı Mido, intikamını alması için ona yardım sözü verir. Daha sonra ortaya çıkan Evergreen lakaplı bir adam ona 5 gün içinde neden hapsedildiğinin nedenini bulmasını aksi takdirde Mido'yu öldüreceğini söyler. Oh Dae-su, hapsedilmesinin ardındaki gerçeği bulur. Bununla beraber başka bir gerçeği de..Old Boy'un konusu kısaca böyle. Film, 'İhtiyar Delikanlı' ismiyle ülkemizde de gösterilmişti. Filmin isminin niçin 'Old Boy' olduğunun cevabı ise, Oh Dae-su'nun kendisini 15 yıl kimin tutsak ettiğini öğrendiği anda saklı...
Alttaki alıntı, Old Boy üzerine, yönetmeni Chan-wook Park ile yapılan bir röportajdan ve yönetmenin bakış açısının neredeyse bir özeti.
İntikam teması ile büyülenmiş gibisiniz. Bunun sebebi nedir?İntikam kötü bir duygu fakat, bir filmde ancak böyle güçlü işlenebilir, diye düşünüyorum. Evet, Tarantino'yu da severim ve Kill Bill'de de gelinin intikamını alışını keyifle izlemiştim ama, Old Boy'u izledikten sonra, intikam filminin nasıl olacağını gördüm, diyebilirim.
'İntikam muazzam bir enerji ve tutku gerektiren bir duygu. İntikam peşinde koşan kişi, günlük hayatındaki her zevki bir kenara atmak zorunda. İntikam duygusu başka bir tür zevk getiriyor, ama sonunda bu zevk hiçbir işe yaramıyor. İntikam peşinde koşan kişi amacına ulaşıp intikamını alsa bile, bu uğurda kaybettiklerini geri getiremiyor. İşte intikam duygusunda böyle büyük bir paradoks var. İnsanın bütün enerjisini ve tutkusunu sonunda hiçbir yere ulaşmayan bir olaya odaklaması beni çok çekiyor.'
Oldboy, başroldeki Choi Min Sik ile ilk birlikteliğiniz. Kendisi klasik oyunculuk eğitimi almış biri. Senaryoyu yazarken direk olarak onu düşünerek mi yazdınız?
'Oldboy'u çekmemin ilk sebebi Choi Min Sik'dir. Sorduğunuz soruya gelince, evet senaryoyu yazarken özellikle kendisini düşünerek yazdım. Senaryoda düzeltmeler yapmam gerektiği zaman, kendisinin fikrini aldım ve bunların bazılarını ekledim. Choi Min Sik'in Asya'nın en önemli oyuncularından biri olduğuna ve tarihte çok iyi bir yere ulaşacağını düşünüyorum. Onu Amerikan sinemasından Al Pacino ve Sean Penn'e benzetiyorum.'
Filmin tarzının ve görünüşünün Choi Min Sik'in karışık ve özensiz haldeki saç stilinden geldiğini söylediğinizi okuduk. Bunu bir espri olarak mı söylediniz?
'Saç stilini gördüğüm ilk anda Oldboy'un ne tarzda çekileceğine karar verdim. Düzensiz görünen ve gerçekçilik sınırlarını biraz da olsa aşan bir tarz.'
Kore'nin Kuzey ve Güney olarak bölünmesi ilginç hikayeler ortaya çıkmasında etkili oldu mu?
'Kore toplumu çok değişken, gürültülü, karmaşık, hareketli ve aktif. Kuzey ve Güney olarak bölünmesi sebeplerden yalnızca biri. Kısaca söylemek gerekirse, Kore yaşaması zor ama heyacan verici bir yer. Bu yüzden bu kadar çeşitli filmler çıkarabiliyoruz.'
Bazı aleştirmenler Oldboy'da çok fazla şiddet olduğunu söylediler. Şiddet sizin için ne ifade ediyor?'
'Şiddet insanları yokediyor. Herkes bunun farkında. Benim odaklandığım konu, şiddetin sadece şiddet uygulanan kişiyi değil, aynı zamanda şiddeti uygulayanı da yoketmesi. Esas amacım, şiddet uygulanan kişinin vücudu ile şiddeti uygulayanın kişiliğinin birlikte yokoluşunu seyirciye aktarmak.'(*)
Nefreti, kaybedilişleri, acıyı, sabretmeyi bildiğinizi mi düşünüyorsunuz. Bunu Old Boy'u izledikten sonra bir daha düşünün derim.
Old Boy üzerinde konuşacak çok şey var ama, ben burada film içindeki diyaloglardan birkaç alıntıyla bitiriyorum. Gerisini kendi izlenimlerinizle tamamlayabilirsiniz.
Kullanılan sözler, başlı başına düşündürücü olmakla beraber, alttakiler onlardan sadece birkaçı...
'bir hayvandan daha kötü olsam bile... benim de yaşamaya hakkım yok mu?'İzlemediyseniz, mutlaka filmi ve müziklerini arşivinize ekleyin, öneririm.
'ha bir taş ha bir kum tanesi... farketmez, ikisi de suda batar...'
'Bana işkence etmeye kalkışırsan kendimi öldürürüm. İntikam mı almak istiyorsun, yoksa gerçeği öğrenmek mi?'
'...Zilimi çaldığım zaman iki kişiliğe bölüneceksin. Birisi sırrı bilmeyen Oh Daesu, sırları bilen ise canavar.
Ben zili tekrar çaldığımda canavar arkasını dönecek ve yürümeye başlayacak. Her adımıyla sen bir yıl yaşlanacaksın. Canavar yetmişe ulaştığında ölecek. Kaygılanacak bir şey yok. Bu çok huzurlu bir ölüm olacak. Şimdi, sana iyi şanslar...'
0 yorum:
Yorum Gönder
Merhaba! Flynxs | Lynist weblog yorum bırakma alanındasınız.
Ziyaretiniz, ve yorumlarınızda Türkçe Yazım Kuralları'na göstereceğiniz özen için teşekkür ederim!
İçerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Konuyla ilgili düşüncelerinizi, hissettiklerinizi, alttaki metin kutusuna yorumunuzu -isim, e-posta, varsa web site gibi detayları da belirterek- bırakarak paylaşabilirsiniz (yorumlarınızda bold, italik görünüm ve link vermek için < b>, < i>, < a> gibi bazı HTML etiketlerini de kullanabilirsiniz).
Saygı sınırlarını aşan ifadeler ve spam içerikli olası yorumlara yer vermemek için, bu blog'da yorumlar, onaylandıktan sonra yayımlanır. Yorumunuzu gönderdikten sonra burada eş zamanlı olarak görüntüleyemezseniz, endişelenmeyin, bu sebepledir.
Flynxs altındaki tüm yorumlardan anında haberdar olmak için yorumlara RSS ile abone olmayı unutmayın. (Bknz: RSS nedir?, Feedlerimi Nasıl Yönetirim?)
Olası soru, öneri ve görüşlerinizi bana, isterseniz 'gmail' adresim 'flynxs.blogspot' üzerinden de iletebilirsiniz...