Rating Widgets ve Renklenen Arama Sonuçları

Google-Yahoo aramalarıyla bloguma gelenlerin, aradıkları kelimeleri renklendirilmiş hâlleriyle kolayca görebilecekleri, örneğin Google'ın (cached pages) 'ön bellek kopyası'nı kullanmak yerine direkt linki kullandıkları için, aradıkları blog içinde olmasına rağmen yazıları okumaya üşendiklerinden bulamayıp, aynı hareketi bir süre yineledikten sonra gittiklerine tanık oluyordum.

Bu duruma, bloguma adapte ettiğim bir uygulama, 'Renklenen Arama Sonuçları' ile artık son verdiğimi (ya da o niyette olduğumu) belirtmek istiyorum.

Google-Yahoo gibi arama motorları üzerinden bloguma direkt gelindiğinde, artık aranan kelimeler renkli olarak görüntülenebilecek. (Sayfanın yenilenmesi [F5-refresh], renkli kelimelerden normal görünüme dönmek için yeterli olacak.)



Renklenen Arama Sonuçlarını siz de blogunuzda uygulamak isterseniz; eburhan'daki, 'Arama Motorlarından Gelen Kelimeleri Renklendirmek' konu başlığı altından, javaScript ve bloga kurulumuyla ilgili bilgiyi alabilirsiniz.

Ben, javaScript dosyasını goglepages'deki alanım altına upload edip, linkinin olduğu kod parçasını blog (şablon-html'yi düzenle'den) template'inde '<body>' kısmından sonra yazarak ve diğer renk değerlerinin olduğu kod parçasını da renkleri istediğim gibi değiştirerek yine template içinde '< /head >' kısmından önce yazarak yaptım.

Blogumdaki yeni diğer bir uygulama ise, Rating Widgets.

Beğendiğim birçok blogu takip etmeme rağmen, yorum yazarak katılmayı önemsesem de, pek sık yorum bırakacak ve o yorumları takip edecek zaman bulamıyorum.

Benimle aynı durumda olacaklar ya da yorum bırakmaya üşenen, belki de o an yazacak bir şey bulamayan fakat, okuduğunu ve yazıya tavrını belli etmek isteyecekler için, Rating Widgets'in pratik, eğlenceli bir durum belirteci olacağına inanıyorum.

Bundan sonra blogumda, yazıların altında yer alan Rating Widgets yıldızlarını kullanarak, o yazıyla ilgili düşüncelerinizi rahatça beyan edebilirsiniz.

Wordpress'in pluginleri arasında, 'postratings' diye, yazıları oylamak için yıldızlı eklenti olmasına ve başka benzer birçok eklenti de bulunabilmesine rağmen; Blogger için çeşit pek de fazla değildi.

Blogger için olanlar arasında
spotback'deki birkaç rating eklentisini ve diğer benzer başka eklentileri fazla yer kapladıkları için beğenmemiştim ama, geçen gün bu minik versiyona Damacana Bey'in 'Blogunuza Puan Verme Eklentisi Koyun' başlığı altındaki yazısında rastlayınca, ilk müsait zamanımda hemen bloguma adapte ettim.

Outbrain altındaki get ratings eklentisini, siz de kolayca blogunuza adapte edebilirsiniz.

[Damacana ve eBurhan beylere, bloglarından aktardıkları yararlı bilgiler için teşekkürler...]

[Editorya, blogumun Blograzzi'de günün blogu olmasından sonra, kendi alanında da tanıtma ve yorumlama inceliğini göstermiş, ona da ilgisi ve güzel düşünceleri için teşekkürler...]

~~~~~~

Blogumdaki
Rating Widgets yıldızları uygulamasını, 18 Kasım 2007 itibariyle devre dışı bıraktım. Denedim, güzeldi. Tavsiye ederim :)

[30 Ekim'de yazılan bu yazı, ilgili bir gelişmeyi aktarmak için 20 Ekim 2007'de editlenmiştir.]

29 Ekim 1923, Cumhuriyet'in Neresindesin?



29 Ekim, Cumhuriyet Bayramı'mız kutlu olsun!

Ne mutlu; 29 Ekim'in bayraklarla, coşkuyla sokaklara dökülüp, kutlama yapılan bir günden fazlası olduğunu bilenlere...


Blogumda, çoğunlukla yaratıcı süreçlerini takdir ettiğim tasarımcılar ya da eserlerine değiniyorum. O sebeple bu yazı da, zihinsel süreçleri, güçlü gelecek projeksiyonu, kararlılığıyla hayran olduğum, ülkesini yaratan bir lider olan
Atatürk'ün özlemle anıldığı bir bayram yazısı olacak.

1923 - Türkiye'de Cumhuriyet ilan edildi, Mustafa Kemal Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi.
'Cumhuriyet'in ideal bir devlet yönetim biçimi olduğunu düşünüyorum ve böyle yönetilen bir ülkede yaşıyor olmaktan mutluyum. Ama ne derece 'Cumhuriyet'i yaşayabiliyoruz, noktasında haklı rahatsızlıklarım da yok değil, maalesef.

Geçen on beş yıl içinde yaşadığımız gelişmeyi düşünmenizi (cep telefonları, internet, lcd televizyonlar...), sonra da kendinizi 1923'de konumlandırıp, seksen dört yıllık bir gelecek projeksiyonu yapmanızı
istiyorum. Şu an yaşadığımız şartlarda bir Türkiye'ye mi ulaştınız?

Eminim
siz de, Atatürk'ün, 1923'ten bu güne geçen süre zarfında, Türkiye Cumhuriyeti'nin çok daha farklı bir konumda olacağı beklenti/düşüncesini paylaşıyor bulacaksınızdır kendinizi.

Peki, neden o konumun bu denli gerisindeyiz? Çabalayarak var etmektense hazırı/kolayını tercih etmeye alıştırılmaktan olabilir mi veya
tarihimizi bilmemek ya da unutturulmaya çalışılmasına göz yummaktan?

Neden ülkeye yön verecek liderler, becerikli devlet adamları yetiştiremiyoruz? Dışarıdan sunulan, hazır yetiştirilmiş devlet adamlarının, ülkenin geleceğine değil de yetiştirenlerinin geleceğine hizmet edeceğinin farkında değil miyiz?

Seçimler yapıyoruz ama bunları yaparken ne kadar bilinçli, durumun farkındayız?
Farkında olabilmek, geleceğe yön verebilmek için geçmişi, tarihi doğru bilmek ve gelecek nesillere doğru aktarabilmek gerekir!
Çok uzak bir tarih değil, Kıbrıs'ta yaşananları, büyükleri gençlere doğru aktarabilseydi, şimdi içinde bulundukları tavırla, aldanıyor olurlar mıydı?

Ya da zamanında Çanakkale'de yaşanan savaşa, sırf birlik olup karşı durabilmek için nerelerden kimlerin yurtlarını bırakıp gelerek şehit olduklarını biliyor olsaydık; şimdi, en küçük bir
provokasyon karşısında sağduyumuzu daha rahat koruyor olmaz mıydık?

O yoğun sıcak savaş günleri geride kalmış olabilir ama bu, ülkelerin kendi menfaatlerini korumak için içinde bulundukları
soğuk savaş gerçeğini değiştirmiyor. Bunun bir ayağı da psikolojik harp ki, tırmandırılan milliyetçilik duygularıyla sağduyudan uzaklaştırılmaya; bir tavır içinde olmaktansa, duygusal tepkilerle hareket etmeye provoke edilmemiz de, bunun bir kanıtı.
Herhangi bir olay karşısında gösterdiğiniz tepki, anlık duygusal bir adımdır. Oysa tavır; durumu mantık süzgecimizden geçirmeyi ve kararımızın sonuçlarının fakında olabilmemizi kapsar.
Tepkiler yerine tavır sahibi olmalıyız. Tavır sahibi olabilmek için de, durumu muhakeme edebileceğimiz serin bir kafa ve tarih/geçmiş bilgisine ihtiyacımız var.

Tarihimizi biliyor muyuz?

'Atatürk İlkeleri', Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni hiç olmazsa bu özel gün nedeniyle anımsamamızı rica ediyorum.

Sonrasında belki, İstanbul'a hafta sonu gidiş mesafesindeki Çanakkale'ye, mini bir gezi yapmayı düşünürsünüz?

Sadece
Çanakkale Savaşlarında 253 bin kayıp verdiğimiz ifadesi, oturduğumuz yerde bize istatistiki veri olarak yeterince etkileyici gelmiyorsa; O atmosferi duyumsamak; bu ülkenin her adımının kanla sulanarak korunduğunu fark etmek; birlik olmamızın önemini bir kez daha idrak etmemizi sağlamakta yardımcı olacaktır.

İzlenme oranı (reyting) ve etik arasında kalmış bir kısım görsel medyamız yüzünden, sansürlenerek korunmaya çalışılan bir halk yerine; abartı ve yönlendirmelerden, bilgi ve sağduyumuzla korunalım.

Ülkece, bilinç açıcı farkındalıklara ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Yoksa daha iyi bir gelecek var edebilmek için, gereken imkânlara sahibiz.

Alttaki video, kişisel gelişim kitapları yazarı Mümin Sekman'ın bir kitabından alınarak hazırlanmış etkileyici bir sunum. İzlerken, konuyla ilgili düşüncelerimizi toparlayalım, istiyorum.



Hayatı çaresizliklerle dolu bir adamın öyküsü.
Çaresizlik öğrenilmiştir. Başarılı olmak da öğrenilebilir. Sende sandığından fazlası var! Gelebileceğin en iyi yerde değilsin. Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır. Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur. Rüzgarı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren! Seyirci koltuğundan sıkıldıysan, sahneye çık. Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var. Her şey seninle başlar! Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın... Seçim senin.
Bu sene, Cumhuriyet Bayram'ı kutlamaları için, en görkemli havai fişek gösterisi yapılacakmış, İstanbul Boğazı'nda. Peki ama, Atatürk'ün cumhurbaşkanı olduğu
Cumhuriyet'in neresindeyiz?

16 Milyar Piksellik Son Akşam Yemeği



Milan'da Santa Maria delle Grazie kilisesinde sergilenen
'Son Akşam Yemeği' (Last Supper), Leonardo Da Vinci'nin en önemli eserlerinden biri.

Resim üzerine, resmedilen karakterlerin aslında başkalarını sembolize ettiği, yansımasıyla dijital ortamda üst üste getirildiğinde normalde görünmeyen başka karakterlerin de resme dahil olduğu, İsa gibi gözükenin aslında Meryem olduğu gibi birçok şey söylendi. 'Son Akşam Yemeği tablosu', birçok kitaba konu oldu.

Napolyon tarafından tezgâh olarak kullanılmış, bombalamalara dayanmış tablo, 1999'da başlayan projeyle yenilenmişti. Yılda 250 bin kişinin görebildiği, 15'inci yüzyıldan kalma bir duvar resmi olan Last Supper, şimdi de yüksek çözünürlüklü hâliyle internete taşındı.

milan.arounder.com altından,
Leonardo Da Vinci'nin 'Son Akşam Yemeği tablosu'nun 16 milyar piksellik dijital versiyonu, artık izlenebilecek.

Tablonun, 2007'de nasıl göründüğü üzerine tarihi belge niteliği de taşıyan bu imkânla; Leonardo'nun resmi yapmadan önce bıraktığı çizim izleri, normalde fark edilmeyen ama bu çözünürlükte belirginleşen kupaların şeffaflığı, tablonun aşınma oranı da görülebilecek.

Bartolomeo, Giacomo Minore, Andrea, Giuda, Pietro, Giovanni, Gesù Cristo, Tammaso, Giacomo Maggiore, Filippo, Matteo, Giuda Taddeo, Simone Zelota ile 'Son Akşam Yemeği'ni böyle görebilmek; 15'inci yüzyıldan günümüze, internete, hoş bir yansıma, güzel bir gelişme...

link: haltadefinizione.com

Günün Blogu, Google Page Rank Güncellemesi

Pazar günleri genelde yazı yayımlanmayan bir blogda, şimdi bu ne hareketliliği diye telaşlanmayın, lütfen. Minik bir sürpriz ve gelişmeyi aktaracağım sadece.



Blogum, Blograzzi'de "Günün Blogu" seçilmiş. Çok teşekkür ediyorum, hafta sonunda hoş bir sürpriz oldu bu bizim için.

Beni Firefox ile görüntüleyin, diyen bir blogun ekran görüntüsü iexplorer ile alınırsa, h
eader'ının tipografisi de, sol üstteki olması gereken bayrak yerleşimi de farklı yansıyabiliyormuş, bu fırsatla bir iç eleştiri yapıp bunu da görmüş olduk.

Flynxs | Lynist weblog'dan yeni haberdar olacaklar için, 'tasarım' başlığında, kişisel bir blog olduğunu, içeriğinin; istifade ettiğim, yaratıcı sürecimi
tetikleyen denk geldiğim enteresan şeyleri not düşmemle beslendiğini; müzik, sinema, kitap, alıntılar, haberler, kimi zaman da bahsettiğim an'lık farkındalıklarım yanında teknoloji, pazarlama, tarih, siyaset gibi yaşamla ilgili pek çok konuya da dokunulabildiğini, belirtmiş olalım.

Rss Reader'ınızla blog içeriğimi rahatça takip ederken; olası öneri, dilek ve eleştirilerinizi her zaman buradan veya Blograzzi üzerinden bana iletebilirsiniz.

Diğer gelişme ise, uzun süredir beklenen, üzerinde birçok fikirler açıklanan Google Page Rank güncellemesi.

PR değerlerinin genelde düştüğü haberlerini alırken, güncelleme bloguma PR3'ten PR4'e yükselmek şeklinde yansımış.

PR5 olacağını tahmin ediyordum ama önemli değil, durumumdan gayet memnunum. Blog içeriğimden istifade edildiğini bilmek bile benim için yeterli...

Hımm.. sanırım PR güncellemesi henüz Blograzzi'ye yansımamış. Arda bey'in son röportajı güzel gelişmeler müjdeliyor olsa da, Blograzzi'nin
artık dalgalı seyrinden kurtulup, 'beta' sürecini ne zaman aşacağını merakla bekliyoruz.

28 Ekim'de başka neler olmuş?
1927, Türkiye'de ilk nüfus sayımı yapılmış. Nüfusun 13 milyon 648 bin 270 kişi olduğu açıklanmış.
1886, Özgürlük Heykeli, Fransızların hediyesi olarak New York'ta dikilmiş.
1923, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü'nde verdiği akşam yemeğinde, "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz" demiş.
İlgisini çekenler için devamı, wikipedia-28 Ekim başlığı altında...

Wikipedia demişken, aklıma Vikipedi'nin Page Rank Fırsatçılığı geldi. Google'ın bu Page Rank güncellemesinden sonra
hâlâ PR7 diye link satmaya devam edebilecekler mi, merak ediyorum(!).

Evet,
doruk.net'ten her gün 01:34 itibariyle niçin blogum düzenli olarak ziyaret ediliyor diye merak etmeye de devam ediyorum...

30, 31 Ekim'de İstanbul'daki Pink Martini konseri de bu postun dip notu olsun.

Typolution, Nostrand, Ratatat

Sintisayzır ve elektro gitar kullanımıyla, hafif bir elektronik müzik+rock+hip hop karışımı olarak niteleyebileceğimiz Ratatat müziklerini, enstrümantal ağırlıkta olması ve akustik gitar melodilerini elektronik müzik altyapısında kullanma becerilerinden dolayı, arada dinlemekten hoşlanıyorum.

Grubun hoş, değişik bir müzikleri olduğu söylenebilir. Vokalsiz halleri tercihim olsa da, son albümlerindeki müziklerde rap vokalleri daha bir hissedilir hâle geldi. Ratatat web sitesinden müzikleri dinlenebileceği gibi, grupla ilgili diğer detaylara da ulaşılabilir.

Mike Stroud ve Evan Mast’ın oluşturduğu New Yorklu grubun müziklerini, çeşitli reklamlardan ya da tv şovlarından anımsıyor olabilirsiniz. Fakat şimdi burada Ratatat 2006 albümü Classics'ten 'Nostrand', bir animasyona eşlik ediyor olduğu için bizimle beraber olacak.

Ratatat, 'Nostrand' müziği eşliğinde; grafik tasarımcı Olivier Beaudoin yaratısı; Typolution.


Siz, tipografi kullanımıyla leziz animasyon Typolution videosunu izlerken, ben de bu kısa filmle ilgili minik birkaç detay aktarmak istiyorum.

Typolution; Kuzey Amerika’nın en saygın film festivallerinden biri olarak kabul edilen, Kanada’da düzenlenen 38. Montreal Film Festivali'nde başarılı bulunan kısa filmlerden biri ve yaratıcısı Olivier Beaudoin web sitesi kalomnie.ca altındaki portfolyosu bünyesinde, kısa filmi izlemek ve detaylarına ulaşmak mümkün.

Bu noktada güzel bir haber de,
3-9 Kasım 2007 tarihleri arasında İzmir'de bulunacaklara; Montreal’den Ödülle Ayrılan 10 Film, düzenlenecek olan 8. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali bünyesinde, izlenebilecek ve O filmlerden biri de Typolution (Olivier Beaudoin, Kanada) olacak. Diğerleri ise, 'Montreal’den Ödülle Ayrılan 10 Film İzmir’de' başlığından görülebilir.

3-9 Kasım 2007 tarihleri arasındaki 8. Uluslararası İzmir Kısa Film Festivali ile ilgili detaylar, heberler www.izmirkisafilm.org adresinde. Ünlü birçok festivalden ödüllü birçok film izleyebilecek İzmir'li sinema severler oldukça şanslı...

Festival des Films du Monde de Montréal Official Website (Montreal World Film Festival - Montreal International Film Festival) And the winners are...

Typolution yağmurlu, bulutlu havasıyla, tam da bu güzel sonbahar günlerine yakışmadı mı? Ne dersiniz?

dip not:
merak ediyorum, blogum her gün 01:34 itibariyle düzenli olarak doruk.net'ten ziyaret ediliyor bir süredir, neden acaba?
'Spam'ci Shopping ve İlgisiz Blogbul!?' yazımdan sonra, Blogbul dizininden çıkma çabam sonuçlandı sanıyordum. Oysa www.blogbul.com/flynxs-s-7.html başlığında, blogumun isteğim dışında listelenmeye devam ediyor olduğumu fark ettim. Blogbul'daki iletişim paneli çalışmadığı gibi, e-postama da yanıt alamadım. Bu ne ilgisizlik?! Buradan dizin sahibine sesleniyorum! Gerekeni yapın lütfen.

Norito Shinmura




Başarılı Japon grafik tasarımcı Norito Shinmura'nın, ödüllü birçok çalışmasının da yer aldığı Shinmura Design Office altındaki portfolyosu, görülesi...

Üstte yer alan görsellerden ilki, Global Warming temalı bir çalışma. İstatistiki değerlerin işaret ettiği felaketin yakın olduğunu, suya karışmaya başlayan sözcükler ne kadar da etkileyici anlatıyor, öyle değil mi?

Yoksa "küresel ısınma",
yazı biraz sıcak geçireceğimizi ifade etmek için kullanılan, geçtiğimiz yazın modası popüler söylemlerden biri miydi sadece?! Öyleyse, serinlemeye başlayan havalar, gerçeklerden kaçmamızı daha da kolaylaştıracaktır!

Senin Kahvaltın Neli?




'Breakfast' ve 'Couples', enteresan fotoğraf serileri yaratıcısı fotoğrafçı Jon Huck imzalı iki proje. Fotoğraflar fikir ve renk kullanımıyla görülesi olduğu kadar, eğlenceli de.

Portre fotoğraf serisi
'Breakfast', kişiler ve kahvaltılarının fotoğraflarından oluşuyor.

Fotoğraflara bakarken siz de benim gibi minik bir tahmin oyunu oynayabilirsiniz. Önce kahvaltılarına değil de, kişilerin kendilerine bakarak kahvaltılarını tahmin etmeye çalışmaktan oluşan bu oyun, sonuçlarıyla sizi de benim kadar şaşırtacaktır, diye düşünüyorum.

Günün en önemli öğünü kahvaltı, ama nedense asıl atlanması ya da geçiştirilmesi gereken akşam yemeği olmalıyken, çoğunlukla kahvaltı atlanıyor.

On dakika daha erken uyanmam gerekse de, leziz bir kahvaltı yapmadan güne iyi başlamış saymıyorum kendimi.

Bu sabah kahvaltımda elma suyumun yanında; haşlanmış tatlı mısır noktacıkları, biraz patates püresi, peynir, acı pul biberden oluşan bir tost eşlik ediyor bana. Deneyin, öneririm.
Doğaçlama karışımlarla sandviç/tostlar icat etmek(!) hoşuma gidiyor ve genelde iyi sonuçlar aldığımı söyleyebilirim.

Peki, sizin kahvaltınız neli? Umarım atlayanlardansa, kahvaltıyı minik bir şeylerle geçiştirenlerdensinizdir.

Y
aratıcı fikriyle Jon Huck projesinden ilham alanlardan biri de Evan Roberts; yirmi beş Temmuz'dan bu yana kahvaltılı fotoğraflarını Flickr üzerindeki galerisinde biriktirmeye devam ediyor. En son, elma dilimleriyle görüntülenmiş...

Jon Huck fotoğraflarından 'Couples'ın konsepti ise, çiftler.

Çiftlerin portre fotoğraflarından oluşan sergi üzerinden de değişik tahmin oyunları icat edip oynamak, ya da sosyolojik izdüşümler yakalamaya çalışmak olası yan anlamlar olarak değerlendirilebilir...

Tasdix, Blog İçeriğini De Korur!


Bir süre önce, Fikri Haklar Artık Tasdix ile Korunacak diyerek, dökümanlara Tasdix ile zaman damgası eklemenin, onları korumak için yeni ve pratik bir yol olduğundan bahsetmiştim. Geçen zaman zarfında, profesyonel çalışmalarımız için Tasdix'i rahatça kullandık.

Tekme Tokat'ta 'Problogger'ın Türkçesi Kroblogger mı?' yazısı üzerine konuşurken, bloglardaki içerik hırsızlığına karşı Tasdix'i önermiş, 'özgün içeriğini Tasdix'le koruyan ilk site, National Geographic oldu' gelişmesini aktarmıştım.

Şimdi Tasdix, gayet güzel bir adım atarak, başlattığı yeni kampanyayla bir yıl süreyle, blog içeriklerini korumaya destek olacağını duyurdu.
Tasdix, internette özgün içerik üretimini teşvik etmek ve paylaşımını kolaylaştırmak için yeni bir kampanya başlattı.

Yazı, fotoğraf ve tasarımlarıyla özgün web içeriği üreten tüm amatör ve profesyonellere yönelik, bir yıl sürecek olan bu kampanya kapsamında; internette özgün içerik üreten ve yayınlayan web sitesi ya da blog sahipleri, Tasdix’e yayınlarının linkini bildirerek başvuruda bulunabilecekler.

Kampanya koşullarına uygun olan site veya blog yöneticisi, ilgili web sitesinde Tasdix ibaresini bulundurması karşılığında bir yıl süresince ayda 10 kontör kazanacak. Böylece özgün üretimini internette paylaşmadan önce, eseri üzerindeki fikri haklarını koruma altına alabilecek...
Tasdix'in, blogları da kapsayacak bu yeni kampanyası ile ilgili detaylar Tasdix.com/Haberler 'web sitelerini tasdixliyoruz' başlığı altında.

Özgün içerik üretmekten aciz bir avuç girişken(!) yurdum insanına karşı, blog yazarlarının, emeklerini Tasdix'in zaman damgasıyla mülkiyet altına alarak korumaları, rahatlık sağlayacak pratik bir seçenek gibi gözüküyor.

Tasdix'de, her tasdixleme işlemi bir kontör, 5 YTL idi. Bir yıl sürecek bu kampanya kapsamında blog sahipleri, en azından ayda kazanacakları 10 kontör ile içeriklerinin bir kısmını ücretsiz korumuş olacaklar...

TiltViewer, 3D Flickr Image Browser





Görsellerimizi Simple Viewer, Tag Browser, Polaroid Gallery, Postcard Viewer, Auto Viewer gibi eğlenceli, farklı sunumları kullanarak görüntüleyebiliyorduk.

Şimdi, Flickr bünyesindeki görsellerimizi görüntüleyebilmenin eğlenceli, yeni bir yoluna daha kavuştuk;
Tilt Viewer.

Tilt Viewer, Felix Turner yaratımı, 3D arayüze sahip flash tabanlı bir imaj görüntüleyicisi.

Mouse veya klavye ile sayfa üzerinde hareket ederek farklı açılardan
TiltViewer'daki görsellere bakabildiğimiz gibi, herhangi birinin üzerine tıklandığımızda yaklaştırıp, tekrar tıklayarak arkasını çevirerek görselle ilgili varsa bilgiyi okuyabiliyoruz...

Flickr üzerinde hesabımızla oturum açtıktan sonra, Flickr user ID'mizi, kullanıcı adımızı girerek öğrenip, ?user_id= 54659695@N00 (bu ID, benim Flickr galerime götürür) linkteki gibi ID kısmını www.airtightinteractive.com/projects/tiltviewer/app/ adresinin sonuna ekliyoruz ve 3D galeri açılıyor...

Projeyle ilgili diğer detaylara, airtightinteractive/tiltviewer üzerinden de ulaşabilirsiniz.

Üstte gördüğünüz imajlar,
Tilt Viewer marifetiyle Flickr galerimden.

Tilt Viewer'ı denemek için, yaptığım fraktallardan birkaçını 'my little fractal dreams' altına yükledim. İlerleyen zamanlarda eklenecek yeni fraktallarla mutevazı fakat, daha geniş ve renkli bir galeri oluşturmayı ümit ediyorum. Soyut resim ilginizi çekiyorsa, arada uğramak için adresi not almayı unutmayın.

Zihnimi dinlendirmek için oyalanırken fraktallar yapmak hoşuma gidiyor, sonrasında onları 'desktop image' olarak kullanıyorum, ki bu monitöre bakmaktan yorulan gözleri dinlendirmek için de sade, derinliği olan ama yormayan seçeneklerden biri...

fraktal, fractal
wikipedia linkleri, olası, nedir sorunuza yanıt olacaktır. Amazing flame fractals take your breath away'deki birkaç leziz fraktal örneği ise, görmeden geçmeyin derim...

Yannick Puig, I Lived On The Moon



Persepolis izlemeye gitmeden önce arşivimi karıştırırken denk geldiğim; Kwoon, "Tales and Dreams" albümündeki "I lived on the Moon" parçası üzerine, Yannick Puig tarafından hazırlanan video, hafta sonu müziği olarak burada yer alıyor. Müzik de, tüm detaylarıyla animasyon da gayet başarılı, ne dersiniz sizce de öyle değil mi?

Animasyonla ilgili detaylı bilgi ve yüksek çözünürlüklü versiyonuna I live on the moon web sitesinden erişebilirsiniz.

Yannick Puig animasyon studyosu altındaki diğer işlerden krapooyo da uğramayı unutmayın.

Film Ekimi etkinlikleri başladı. İKSV altından takviminizi kontrol ettiniz mi?

My Del.icio.us LinkRolls

del.icio.us altında tuttuğum yer imlerimi paylaşıma açarak, blogumun sağdaki navigasyon paneline ekledim.

İlgimi çeken, istifade ettiğim, fakat blogumda değinecek zaman bulamadığım blog içeriğimle paralel, yararlı ve enteresan
birçok konuya artık, yan menüdeki 'my del.icio.us linkrolls' ile erişebilirsiniz.

Ben,
denk gelip beğendiğim yerleri arada del.icio.us üzerinde işaretlemeye devam ediyor olacağım.

Najdarilla, Bir Termofor Arayışı Hikâyesi




Üstte gördüğünüz sevimli termofor, yani sıcak su torbaları, Slovenya'dan bir alışveriş sitesi,
najdarilla'dan.

Tasarım nesnesi olarak termoforların kullanımına hoş başka örnekler de bulabilmenin yanında,
najdarilla'da göreceğiniz başka birçok eğlenceli üründen olmadık şeyler için ilham almanız olası.

moore and moore 'hot water bottles' altında da değişik termofor modelleri var.

Zamanında Almanya'dan gelen termoforumuzu bir şekilde yitirmiş olduğumuzdan; havalar soğudu, sağlıktan önemli birşey yok diyerek, online alışveriş siteleri öncelikli, sonrasında da medikal firmalar ve eczaneler üzerinden,
birkaç gündür kişisel kullanım için termofor arayışına girdik.

Önce online alışveriş sitelerinden birinden, gelen ürünü beğenmeyince de bir ithalatçı firmadan iki termofor aldık. İlki eğlenceli ama kalitesiz, ikincisi ise (BS) British Standard onaylı olmasına rağmen kaliteli fakat kullanım sırasında yaydığı rahatsız edici kokuyla hayal kırıklığı yaşattı.

Sıcak suyla temastan sonra soğuyana kadar öyle bir kokuya maruz kalmamızın normal olmadığını, (ki bu, belki Alman malı kalitesine de bir vurgu olabilir)
önceki deneyimlerimizden biliyoruz.

Termofor alırken bir standart aramak ve mümkünse piyasada çokça bulunan Çin yapımı fakat 'made in P.R.C' (yani,
people's republic of china) ifadesiyle öyle değilmiş algısı yaratan ürünlerden uzak durmak gerektiğini öğrenmiş olduk.

Slovenya büyükelçiliğimizin web sayfasından bir fikir sahibi olmaya çalışsak da
; ah! maalesef Ljubljana'da yaşayan bir tanıdığımız olmadığı ve ne de Slovence, İtalyanca, Macarca gibi dilleri bilmediğim için, najdarilla'daki termoforlar kaliteli midir ya da edinebilir miydik pek anlayamadık ama, hani onlar kadar sevimli olsa ne iyi olurdu ama bu durumda çok da gerekmiyor, en azından koku yapmayan bir tane edinelim, diyerek, arayışımızı sürdürüyoruz.

Bu post hem olası bir termofor arayışına fikir versin, hem de
najdarilla bünyesinde daha ne eğlenceli şeyler var, görün istedim.

Zamanında şuradan termofor almıştık, rahatça kullanıyoruz diyeceğiniz önerilerinize açık olduğumu bilmem belirtmeme gerek var mı?

Neye Göre Doğal, Hilary Duff, Fotoğraf [mim]

Artemis hanım, konusu "makyajsız ve poz vermediğimiz bir fotoğrafımızı yani doğal halimizin yansıdığı bir fotoğrafımızı paylaşmak" olan bir mim pası göndermiş, blog sahillerimize.

Fotoğrafını paylaşacak kadar özele girmeyen bir blog sahibesi olduğumu, sanmıyorum ki göz ardı etmiş olsun; mutlaka bu mim pasını bir yerlerinden eğip bükerek bloguma uyarlayacağımı düşünmüş ve benden enteresan bir şeyler bekliyor olacağını tahmin ediyorum.

Kendisine bu fırsatla, son zamanlardaki yoğun temposu arasında kolaylıklar dileyerek, ilgisi için çok teşekkür ediyorum.

Mim konumuzda bize, sevimli duruşuyla beğendiğim Hilary Duff eşlik edecek.

Konuyu,
minik bir rötuşun, bakımlı ve en uygun ışıkta çekilmiş bile olsalar fotoğrafları, nasıl daha güzel hâle bürüyebildiklerine bağlayacağım.

Hilary Duff'ın bir fotoğrafının Photoshop'la rötuşlanmasını izleyeceğimiz alttaki
eğlenceli video ile, sihirli bir dokunuşun yaratacağı etkileyici farka tanık olacağız.


Fotoğrafın teknolojinin nimetlerinden istifade edilerek dönüştürüldüğü son hâline kıyasla ilk hâli, aslında Hilary Duff'ın tüm o makyajlı ve poz verilerek çekilmiş özenli duruşuna rağmen ne kadar sönük kalabiliyor, öyle değil mi? Neye göre doğal, sorusu, bu noktada zihinlerde uçuşuyor. Teknolojik imkân, beceri ve hayal gücüyle çok şey mümkün!

Her ne kadar, yakın zamanda aldığımız Photoshop'ın logo değişim haberi bizi hayal kırıklığına uğratmış olsa da, saniyeler içinde harikalar yaratmayı sağladığı için programın sunduğu imkânların hakkını teslim etmek lâzım.

Photoshop'ta açtığınız fotoğrafta, yüzde hafif fondöten etkisiyle sağlanmış bir pürüzsüzlük ve canlı görünüme ulaşmak için, minik bir püf noktası; 'channels' sekmesinde 'red' kanalını kopyalayıp, fotoğrafın üzerine yeni bir 'layer' atayarak yapıştırdıktan sonra o layerı 'luminosity' olarak ayarlayın.

Hilary Duff makeover 2 ve makeover 1 videolarına ise, YouTube altından erişebilirsiniz.

Bahsi geçen bu mim pası oyununa dahil olmak isteyenler, gerekli pası benden aldığını düşünerek bloglarından katılabilirler. Onun haricinde si-men, eda, yağmur'a, keyfince yorumlayabilecekleri bu pası gönderiyorum.

Carlo Giovani, PostTypography




(Samurai, Tea Box, Magic, Elefante)

Üstteki tasarımlar, Brezilya'dan. Grafik tasarımcı ve illüstratör Carlo Giovani portfolyosundan.

Görülesi diğer işleri de, en az buraya seçtiklerim kadar renkli, eğlenceli ve başarılı.

Johns Hopkins Film Festival için hazırlanmış alttaki tasarımlar ise, www.posttypography.com 'dan.

Poster, logo, illüstrasyon gibi birçok alt başlığa sahip portfolyo bünyesindeki leziz çalışmaları görmek için, kendinize mutlaka uygun bir zaman ayırın.






Evet, posterdeki kamera, kes-katla-yapıştırlı minik bir el becerisiyle eğlenceli bir oyuncağa dönüştürülebiliyor.


PostTypography ve Carlo Giovani'nin aynı başlık altında yer almasının sebebi, yansıttıkları benzer enerji; tatil sonrası ilk çalışma gününün yaratacağı olası uyum problemlerini hafifletip, uygun ruh haline bürünmede birebir geleceklerinden eminim.

Plagiarism, PowerTurk

[15 Ekim'de yayımlanan bu post, 18 Ekim'de Power Türk'ten gelen açıklama post'un sonuna ilave edilerek, editlenmiştir.]



Televizyondaki yerli müzik kanallarıyla aranız nasıl? Benim pek iyi olduğu söylenemez ama en azından uydudaki binlerce seçenek arasında, yerli müzik kanallarından birkaçının ismini biliyorum. www.powerturk.tv de onlardan biri.

Üstteki görselden sonra, bir de alttakine bakmanızı istiyorum. Evet, alltaki Power Türk için sonradan hazırlanmış olanı!


Benzerlik şaşırtıcı mı? Müzik ödülleri töreninin de bu kadar benzer olduğunu söylesem!

Hatta Power Türk ile Fransız M6 kanalı arasında kullanılan font, logo, jenerikler, arkaplan resmi gibi daha birçok benzerlik olduğunu?






(soldaki görseller asılları, sağdakiler taklitleri)

Bu benzerliğe vurgu yapan iki video M6 & Powerturk TV same Jingle Pub Design 2007 ve Les NRJ Music Awards "pompés" en Turquie ile üstteki görsellerden sonra ne düşünüyorsunuz? Haberiniz var mıydı?

Ben, konudan,
forum lenodal.com'da 'M6 & POWERTURK TV jingle, design similaire' başlığında denk geldiğimde haberdar oldum.

Onun haricinde benim fark ettiğim Incredible: dressing M6 plagiarized by a Turkish chain, M6 plagiarized by a Turkish TV!, The skin of M6 copied in Turkey!, Insolite : l'habillage de M6... sur une chaîne turque ! gibi, daha bir çok alanda mevzunun geçmiş olduğu.


Plagiarism; bu talihsiz, üzücü, utanç verici, ondan da öte prosedürlere aykırı
ve etik olmayan durumun, ismi.

Türk Dil Kurumu, Plagiarism'i; intihâl, yani aşırmacılık olarak tanımlıyor.

Biliyorum ki,
çok da uğraştırmadan, bir iki programla, bu kopyalanmış işlerin daha da iyisini çıkarmak mümkün.

powerturk.tv istese, kopyacılığa gitmek yerine, profesyonel bir yaklaşımla düzgün bir tasarımcının elinden çıkan orijinal işler kullanabilirdi...

Bu tür kopya, taklit, sahte işlere zerre kadar saygım olmadığını söylememe bilmem gerek var mı? Hitap ettiklerini düşündükleri insanları aptal yerine koymak değil de nedir, yapılan?

Konuyu, kopyacılığın kimseyi bir yere getirmeyeceğine bağlamak istiyorum. Hangi alanda olursa olsun, özgün işler üretilmedikçe bir yere varılamaz.

Aklınıza, akademik çalışmalarda bile aşırmacılık yapıldığının yakın zamanda ortaya çıktığı haberleri ve her alanda buna rastlanıyor, düşünceleri geliyor olabilir. Fakat bunun böyle olması, olanı kanıksayacağımız ve normal göreceğimiz anlamına gelmiyor. Aksine, yanlış olanı gösterip, doğrusuna vurgu yapmak için tüm bunlar birer fırsat olarak değerlendirmeliyiz ki gelecek daha kötü olmasın!

Aşırmacılık, en fazla, öğrenci ödevlerinin hazırlandığı zamanlarda kalmalı; öğretmen tarafından kolayca ortaya çıkarıldığında, gereken ders alınıp, yaşamın ileriki yıllarına bu kötü davranış taşınmamalı, diye düşünüyorum.

Ufak bir olasılık da olsa, bazı insanlar aşırmacılığın “ahlâksızlık” olduğunu, disiplin suçu olduğunu bilmiyor olabilirler. Mümkünse insanlara öğrencilik yıllarında bu bilgiyi verelim ki, yaşamlarının tümünde yanlış değerler benimsemiş olmasınlar!

Bloglardaki içerik hırsızlığı da mevzuya çok uzak bir bağlamda değil ama, şimdilik yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum.
Wikipedia-alıntı kuralları ve intihâl, plagiarism başlıkları altındaki yazılara müsait bir zamanınızda bakmayı unutmayın, lütfen...

~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
~ ~ ~

15 Ekim tarihinde yayımladığım üstteki yazı sonrasında, bugün, 18 Ekim'de, Power Türk Yayın Sorumlusu Emre T. Karakurt'tan,
şu andaki yayın konseptlerinin farklı olduğuna işaret eden alttaki e-posta iletisini aldım.
Powerturk TV ile ilgili yazilmis olan yorumlari gormus bulunmaktayiz. Sayfada gorulen konsept kullanilmamakla beraber ekte su anda Powerturk TV'de yayinlanan konseptimizin tamamen farkli oldugunu gosteren ekran gorunumunden ornekler mevcuttur. Bu konu ile ilgili yapilan guncel tum suclamalarin yersiz oldugunu dusunuyoruz.

Saygilarimizla

Emre T. Karakurt
Powerturk TV Yayin Sorumlusu





Power Turk Tv'nin konuya gösterdiği duyarlı ve bilgilendirici tutumları için, teşekkür ediyorum.

İlgili ileti ve görüntüler,
su andaki konseptin farklı olduğunu göstermekle beraber, önceki benzer konseptin kullanılmadığına işaret etmiyor.

Hoş bir izlenim yaratmadığını ve konunun bahsinin geçtiği yabancı sitelerde, şu an burada verildiği gibi, Power Türk'ten bir cevap verilmemiş olduğunu gördüğümden, konuya temas etmek ve olması gereken tutumun altını çizmek istedim. O sebeple, konuda 'yersiz' olarak nitelendirilecek bir durum görmüyorum.

Umuyorum, üstteki yazıda bağlantılarını da verdiğim, mevzudan bahseden yabancı web sitelerinde de, buradaki gibi duruma açıklık getiren bir geri dönüşte bulunulur...

Ohlsson.de



Katie Holmes'un bir zamanlarki fantastik fotoğraflarını kimin çektiğine bakarken yolumuz, Almanya'dan Marlene Ohlsson
ohlsson.de altındaki fotoğraf portfolyosunda birbirinden başarılı birkaç fotoğrafçının çalışmalarına kadar uzandı.

Reklam fotoğrafları ve moda çekimlerinden anımsayacağınız, birçok ünlü simanın da yer aldığı karelerle karşılaşabileceğiniz ohlsson.de, görülesi. Arada minik bir web site kritiği yaparsak ohlsson.del'in tek kötü yanının, kullanışı zor tasarımı olduğunu söyleyebiliriz. Sağ ok üzerinde sol tık, bir zaman sonra yorucu ve sıkıcı olabiliyor...